Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1052 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 11646 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : İZMİR 3. SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 07/03/2013NUMARASI : 2012/888-2013/211Taraflar arasında görülen davada İzmir 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nce verilen 07/03/2013 tarih ve 2012/888-2013/211 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin E. Laboratuvar ve Endüstriyel Ürünler San. Tic. Ltd. Şti.'nin 5 ortağından birisi olarak dava dışı bu şirketin vergi borcunu ödediğini, kendi payı dışında kalan kısmının tahsili amacı ile icra takibine başvurduğunu ancak davalı şirket ortağının itirazı üzerine takibin durduğunu, davalının itirazının haksız olduğunu ileri sürerek davalının itirazının iptaline ve takibin devamına, ayrıca davalının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili davanın reddini istemiştir.Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uyularak, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2006/86 esas ve 2009/532 karar sayılı dosyasında yaptırılan bilirkişi incelemesinde şirketin borca batık olduğunun tespit edildiği, dosyada mevcut belgelerin tetkikinde 29.266,29 TL'nin şirket adına vergi dairesine ödendiği, bu ödemeler nedeni ile davalının hissesine düşen tutarın 5.794,72 TL'den ibaret olması gerekeceği, mahkeme dosyasına ibraz edilen belgeler arasında belirtilen ödemelere ait şirkete yapılmış olması gereken ödeme emirlerinin bulunmadığı, ancak davacı ve davalının hissedar olduğu şirketin iflası hakkında 22/02/2006 tarihinde iflas davasının açıldığı, şirketin borca batık olduğu, bu durumun tespiti sonu mahkemece şirketin 12/11/2009 tarihli kararında iflasına karar verildiği dikkate alındığında şirketin vergi dairesine ödenmesi gereken vergi borcunun şirket tarafından ödenmesinin mümkün olmadığı, bu durumda ilgili vergi dairesinin alacağın tahsili için 6183 sayılı Kanun'un 35. maddesine göre şirkette tahsil imkanı bulunmayan amme alacaklarından dolayı şirket ortaklarının sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacağı dikkate alındığın da davacı tarafından ödenmiş olan 29.266,29 TL'lik tutardan davalının hissesine düşen 5.794,72 TL'lik tutarı talep edebileceği gerekçesiyle davalının İzmir 2. İcra Müdürlüğü'nün 2009/25336 takip sayılı icra dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, alacak üzerinden hesaplanan %40 icra inkar tazminatı olan 2.317,88 TL'nin davalı borçludan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir.Kararı davalı vekili temyiz etmiştir. 1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2- Dava, dava dışı E. Laboratuvar ve Endüstriyel Ürünler San. Tic. Ltd. Şti'nin 5 ortağından birisi olan davacının, ödediği bu şirkete ait vergi borcundan, kendi payı dışında kalan ve davalının payına düşen kısmın tahsili istemine ilişkindir.6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un, 22/07/1998 tarihli 4369 sayılı Kanun'un 21. maddesi ve 04/06/2008 tarihli 5766 sayılı Kanun'un 3. maddesi ile değişik 35. maddesi uyarınca, limited şirket ortakları şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulurlar. Bu hükümden anlaşılacağı üzere şirketten tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından ortaklar hisseleri oranında sorumlu olacaklardır. Ancak bunun için kamu alacağının şirketten tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Dairemiz bozmasından sonra mahkemece alınan bilirkişi raporunda, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'nde aynı şirkete karşı açılan iflas davası sırasında aldırılan bilirkişi raporunda şirketin borca batık olduğunun tespit edildiği ve bu rapora göre mahkemece şirketin iflasına karar verildiğinin anlaşıldığı, bu hususlara göre şirketin vergi dairesine ödenmesi gereken vergi borcunun şirketten tahsilinin mümkün bulunmadığı, 6183 sayılı Kanun'un 35. maddesine göre şirkette tahsil imkanı bulunmayan amme alacaklarından dolayı şirket ortaklarının sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacağı belirlenmiş ve mahkemece de bu bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.Ancak, davalı vekilinin temyiz dilekçesine ekli Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin bozma ilamı ile, kamu borcu davacı tarafından ödenen şirketin iflasına dair kurulan hüküm borca batıklığının usulüne uygun şekilde tespit edilmediği gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkeme gerekçesinin dayandığı bilirkişi raporundaki tespitlerin bu bozma ilamı ile dayanaksız kalması karşısında, mahkemece, davacı tarafından ödenen kamu borcunun “şirketten tahsil edilip edilemeyeceği” hususunun açıklığa kavuşturulmasının ardından hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, kararın bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün yukarıda yazılı nedenle davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 20/01/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.