Taraflar arasında görülen davada (İzmir Dokuzuncu Asliye Hukuk Mahkemesi)'nce verilen 16.03.2006 tarih ve 2003/1037-2006/92 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, yapılan anlaşma üzerine davalının müvekkilinin müşterisine ait emtiayı İzmir'den İstanbul'a taşıdığını, emtianın araç içinde devrilerek hasarlandığını, sigorta şirketinin müvekkiline karşı dava açtığını, bu davada sulh yoluna başvurarak ödemede bulunduğunu, davalının asıl taşıyan olarak sorumlu olduğunu ileri sürerek, 15.000.000.000 TL'nin faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının dava dışı sigorta şirketiyle aralarındaki davayı ihbar etmediğini, esasen hasarın yükleme hatasından kaynaklandığını, davacının yüklemeyi gereği gibi yapmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, mürekkep emtiasının İzmir'den İstanbul'a taşınması işinin alt taşıyıcı sıfatıyla davalı tarafından yerine getirildiği, emtianın hasarlı taşındığı, hasarlı taşımaya ilişkin davalının katılımıyla tutanak düzenlendiği, üst taşıyıcı olan davacının dava dışı sigorta şirketine 15.000.000.000 TL ödeme yaptığı, rücu hakkının doğduğu, emtianın taşınmak üzere ihtirazı kayıtsız alındığı, hasarın taşıma sırasında meydana geldiği, yüklemeye ilişkin de bir çekincesinin ileri sürülmediği, esasen zararın yükleme hatasından kaynaklandığının ispat edilemediği, zararın belirlendiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 13.213.184 TL'nin yasal faiziyle tahsiline karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2- Dava, taşınan emtianın zarara uğraması dolayısıyla ödemede bulunan üst taşıyıcının, ödediği tazminatın alt taşıyıcıdan rücuan tahsili istemine ilişkindir. Ancak, hüküm yeterli araştırma ve incelemeye dayanmadığı gibi, esas alınan bilirkişi raporu da uyuşmazlığı çözmeye elverişli değildir. TTK'nın 781. maddesi uyarınca taşıyıcı, kural olarak eşyanın kendisine teslim edildiği tarihten gönderilene teslim olunduğu tarihe kadar geçen süre içinde meydana gelen kayıp ve hasardan sorumludur. Ancak, kayıp veya hasarın, anılan maddede sayılan nedenlerden birinden kaynaklandığını ispat etmesi halinde de bu sorumluluktan kurtulması mümkündür. Açıklanan nedenlerden biri de hasarın, gönderen veya gönderilenin fiilinden yahut verdikleri emir ve talimattan kaynaklanması halidir. Öte yandan, alt taşıyıcı hasar ve ziyadan dolayı ancak gerçek zarar ile sorumludur. Üst taşıyıcının taşıtana veya onun sigortacısına ödediği tazminat miktarının, rücu edilebilecek üst sınır dışında bir etkisi yoktur. Somut olayda, davalı alt taşıyan vekili, hasarın istif ve yükleme hatasından kaynaklandığını, müvekkilinin sorumluluğunun olmadığını savunmuştur. Gönderen firmanın personeli davacı tanığı yüklemenin usulüne uygun yapıldığını açıklamıştır. Yükleme ve istifleme gönderene ait olsa bile davalı taşıyanın yükleme ve istiflemeye nezaret yükümlülüğü mevcut olup, bunun ihlali halinde müterafik kusurunun varlığı kabul edilmelidir. Ancak, hükme esas alınan bilirkişi raporunda hasarın yükleme hatasından kaynaklanıp kaynaklanmadığı hususu irdelenmemiştir. Öte yandan, TTK'nın 785. maddesi uyarınca ziyadan doğan tazminat, taşıma senedine geçirilen değere, taşıma senedinde değer gösterilmemiş ve fakat taşıyıcıya bildirilip onun tarafından kabul edilmiş bir değer mevcut ise ona, böyle bir değer bulunmadığı takdirde aynı cins ve vasıftaki eşyanın gönderilene teslim edileceği yerdeki değerine göre tayin olur. Şu kadar ki; tazminatın piyasa değerine göre tayin edildiği hallerde zıya dolayısıyla ödenmemiş bulunan gümrük resmi, taşıma ücreti ve sair masraflar piyasa değerinden indirilir. Hasardan doğan tazminat ise, ancak eşyanın gönderilene teslim edileceği yerde hasardan önceki değeri ile hasardan sonraki değeri arasında mevcut farka göre tespit edilir. Davalının imzasının bulunduğu tutanakta matbaa mürekkeplerinin devrik ve hasarlı olduğunun açıklanması ile yetinilmiş, ayrıca bu haliyle bulunduğu kaplar fotoğraflanmıştır. Mürekkep emtiasının bu haliyle tamamının zayi olduğunun kabul edilip edilmeyeceği, sovtajının olup olmayacağı incelenmemiş, tazminatın tutarı anılan madde hükmüne göre değerlendirilmemiştir. Bu durum karşısında, yükleme ve istifin gönderene ait olduğu kabul edilip, emtiadaki kaybın yükleme ve istif hatasından kaynaklanıp kaynaklanmadığının tespiti, şayet bu nedenden meydana geldiği tespit edilirse gerekli uyarı ve denetleme görevi yapmayan davalının müterafik kusur oranının belirlenmesi, davalının sorumlu olduğu zarar tutarının TTK'nın 785. maddesi hükmü dikkate alınarak değerlendirilmesi yönlerinde bilirkişi kurulundan ek rapor alınması veya yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir. Sonuç: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına (BOZULMASINA), ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 09.07.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.