MAHKEMESİ : İSTANBUL 1. TÜKETİCİ MAHKEMESİTARİHİ : 01/12/2011NUMARASI : 2009/533-2011/1117Taraflar arasında görülen davada İstanbul 1. Tüketici Mahkemesi’nce verilen 01/12/2011 tarih ve 2009/533-2011/1117 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili banka tarafından davalılardan A.. Y..'ya 13.11.1998 tarihli tüketici kredi ve 11.11.1998 tarihli kredili mevduat sözleşmeleriyle kredi kullandırıldığını, diğer davalıların da bu sözleşmeleri müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, kredi borçlarının ödenmemesi üzerine ihtarname keşide edildiğini, buna rağmen borçların ödenmediğini ileri sürerek 87.148,04 TL alacağın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı A.. Y.., davacı bankadan davaya konu krediyi kullanmadığını, borcun kendisine ait olmadığını, sözleşmedeki imzayı kabul etmediğini savunarak davanın reddini istemiş, diğer davalılar cevap vermemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davanın kredili mevduat hesabı sözleşmesine dayalı olarak açıldığı, taraflar arasında yasaca tanımlanan tüketici kredisi sözleşmesinin varlığından söz edilemeyeceği ve bu nedenle uyuşmazlık hakkında 4822 Sayılı Kanun ile değişik 4077 sayılı Kanun'un 10. maddesinin uygulama olanağının bulunmadığı gerekçesiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine, istek halinde dosyanın İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Kararı davacı vekili temyiz etmiştir. Davacı vekili, dava dilekçesinde alacaklarının bir kısmının tüketici kredi sözleşmesinden bir kısmının da kredili mevduat sözleşmesinden kaynaklandığını ileri sürmüş, bunlara ilişkin olarak 13/11/1998 tarihli kredili mevduat hesap sözleşmesi ile 13/11/1998 tarihli tüketici kredi sözleşmesini dosyaya ibraz etmiştir. Somut uyuşmazlıkta tüketici kredisine dayalı alacağa yönelik talep, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un, 06/03/2003 tarihli 4822 sayılı Kanun'un 15. maddesi ile değişik, 10. Maddesinde düzenlenen tüketici kredisi sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Aynı kanunun 23. maddesinde de bu kanunda düzenlenen hususlardan kaynaklanan uyuşmazlıkların tüketici mahkemelerinde görüleceği düzenlenmiştir. Bu itibarla, davacının talebinin dayandığı sözleşmelerden birinin tüketici kredisi sözleşmesi olması nedeniyle, bu sözleşmeden kaynaklanan alacak bakımından görevli olan ve özel mahkeme niteliğinde bulunan tüketici mahkemesince, HMK'nın 30. maddesinde yer alan usul ekonomisi ilkesi de göz önünde bulundurularak, her iki talep yönünden de yargılama yapılması gerekirken, anılan gerekçe ile dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün yukarıda yazılı nedenle davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 20/01/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.