Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10340 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 3848 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : KOCAELİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TARİHİ : 18/12/2014 NUMARASI : 2014/564-2014/453 Taraflar arasında görülen davada Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 18/12/2014 tarih ve 2014/564-2014/453 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, müvekkili ile davalının dava dışı D. Alüminyum Makine San. ve Tic. Ltd. Şti'nin ortakları olduğunu, müvekkilinin 6111 sayılı Kanun gereğince şirketin ödenmeyen vergi borcunu yapılandırarak ödediğini, ödemenin yapıldığı tarihlerde borcun asıl şirketten tahsili imkanı olmadığını, davalı ortak hakkında payına düşen vergi borcunun tahsili için davalı hakkında icra takibi yapıldığını, ancak davalı borçlunun itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamını ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir. Davalı vekili, ödemenin davacı tarafından yapıldığının ispatı gerektiğini, dekontların üzerinde şirket adının yazılı olduğunu, borç yapılandırma işleminin ve ödemenin şirket ortağı müvekkili ve ölen İhsan Aktop mirasçıları ile birlikte ortaklaşa yapıldığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, kamu borçlarından sorumluluğun öncelikle dava dışı limited şirkete ait olduğu, şirketten tahsilinin mümkün olmaması halinde şirket müdürü ve ortaklardan tahsili yoluna gidilebileceği, henüz şirket hakkında icra takibi yapılmadan davacının borcu ödediği, ödeme tarihlerinde borcun şirketten tahsilinin mümkün olup olmadığı hususunda araştırma yapılmak istendiği ancak davacının, şirketin gayri faal olduğundan bahisle şirket defterlerini sunmadığı, bu sebeple davacının müdür sıfatıyla yaptığı ödemelerin şirketten tahsili imkanı olup olmadığının anlaşılamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı temyiz etmiştir. Somut olayda davacı, şirketin faaliyetinin bulunmaması 2007 yılında vergi kaydının kapatıldığını, kaynakları olmaması nedeniyle bizzat kendisi tarafından yapılandırılan vergi borcunun ödendiğini ileri sürmüş, davalı ise şirketin faal olduğunu iddia etmemiş, söz konusu kamu borcunun bir tek davacı tarafından değil, şirket ortakları ve mirasçıları da dahil birlikte şirket adına ödendiğini savunmuştur. Hal böyle olmakla, tarafların beyanlarından şirketin ödemede acz içerisinde olduğunun kabulü gerekirken, mahkemece yanılgılı değerlendirme ile davanın reddi isabetli görülmemiş ve davacı lehine kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 12/10/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.