Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10324 - Karar Yıl 2005 / Esas No : 12714 - Esas Yıl 2004





Taraflar arasında görülen davada İstanbul Asliye 1.Hukuk Mahkemesi'nce verilen 19.07.2004 tarih ve 2003/470-2004/246 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı sigorta vekilinin, TTK'nun 1301 nci madde hükmüne dayalı olarak davalılar aleyhine açtığı rücu davası sonunda, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, sürücü ve işletene karşı TTK.nun 1301 nci maddesine dayalı kasko sigorta rücu davasıdır. Bilirkişi raporuna göre, davalılardan Yaşar,tam kusurlu bulunmuş olup, mahkeme ise,tam kusura göre belirlenen meblağı, davalılar arasındaki toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre bölerek, hüküm tesis etmiştir. Oysa, dava dilekçesinde, tam kusur anlatımına yer verilmiş ise de, talep sonucu bölümünde, müteselsilen tahsil isteminde bulunulmuş olup, böyle bir davanın kusura dayalı olarak açılmadığının kabulü gerekir. Tek bir olaya bağlı aynı haksız eylemden değişik hukuki nedenlerle sorumlu olanlardan her biri, BK.nun 50 nci ve 51 nci maddeleri uyarınca, zarardan müteselsilen sorumludurlar. Müteselsil sorumlulukta, kural olarak borçlulardan her biri, aynı Kanunun``un 141 nci maddesine göre, borcun tamamından sorumludurlar. Nitekim, 2918 sayılı KTK.nun 88/1 nci maddesinde, trafik olayı nedeniyle müteselsil sorumluluk öngörülmüştür. Sorumluların iç ilişkide kusur oranına göre birbirlerine rücu hakkı da esasen mevcuttur. Davacının selefi sigorta ettirenin müterafik kusuru bulunsa idi, ancak o takdirde, aynı Kanun``un 86/2 nci maddesi uyarınca,zarar miktarından bu kusur oranına göre indirim yapılması mümkün olacak idi. Davacı selefinin müterafik kusurunun bulunmadığı somut olayda belirlenen ve temyize getirilmeyen 1.001.736.983 lira miktarın tamamından, mahkemece, davalıların müteselsilen sorumlu tutulmaları gerekirken, zarar gören 3 cü kişi olan selefi ve dolayısıyla davacı halefi bağlamayan ve davalılar arasındaki iç ilişkiyi ilgilendiren sözleşme esas alınarak, yazılı şekilde hüküm tesisi yerinde görülmediğinden, kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarda açıklanan nedenle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 26.10.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.