Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10318 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 3540 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 21/10/2014NUMARASI : 2012/190-2014/369Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 21/10/2014 tarih ve 2012/190-2014/369 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin 1989-1991 yıllarında Van 21. Jandarma Seyyar Tugay Komutanlığı emrinde çalıştığını, muhtelif yerlerde çalıştıktan sonra Ankara Jandarma Okullar Komutanlığı'na tayin olduğunu, OHAL tazminatı için bankaya başvuru yaptığını, 14.679.177 TL'nin kendisine ödenmek üzere E.Bankası K.Şubesi'ne gönderildiğinin öğrenildiğini, ancak Z. Bankası K. Şubesi'ne yaptığı başvuruda OHAL tazminatı ile ilgili bir kayda rastlanmadığının bildirildiğini, E. Bankası'nın tüm hak ve borçları ile birlikte davalıya devredildiğini ileri sürerek müvekkilinin OHAL tazminatı tutarının 30.12.1992 tarihi itibariyle belirlenmesini, belirlenenecek tutara 30.12.1992-1993 tarihleri arasında reeskont faizi uygulanıp bulunacak faizin anaparaya eklenmesini, bu şekilde 1993 yılından 2011 yılına kadar reeskont faizi hesaplanarak ve yıl sonlarında ana paraya eklenmek suretiyle 03.12.2011 tarihi itibariyle bulunacak tutara bu tarihten itibaren reeskont faizi eklenip dava tarihi itibariyle miktarının belirlenmesini, şimdilik 8.000 TL'nin ticari reeskont faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 28.04.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 9.642,37 TL'sına çıkarmıştır.Davalı vekili, davanın kısmi dava olarak ikame edilemeyeceğini, müvekkili bankanın T.E. Bankası A.Ş.'nin külli halefi olmadığını, 3920 sayılı Yasa uyarınca 31.12.1994 tarihine kadar bankaya müracaat halinde nema ve anaparanın iadesinin öngörüldüğünü, kalan ve talep edilmeyen bakiyelerin Hazineye devrinin düzenlendiğini, OHAL tazminatı ödemelerinin bireysel değil, kurum talimatı ile yetkilendirilen mutemede yapıldığını, davanın zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, 3920 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesi (a) bendi uyarınca Olağanüstü Hal Bölge Valiliği emrinde görev yapanlara, Toplu Konut Fonu'na yatırılan meblağların başvuru tarihlerinden itibaren en geç 6 ay içinde kendilerine veya kanuni mirasçılarına ödeme yapılacağı, (e) bendinde ise personele yapılacak ödemelerden sonra Toplu Konut Fonu adına Türkiye Emlak Bankası'nda açılan hesaplarda nema dahil bakiyenin 01.04.1995 tarihinde bütçeye gelir yazılmak üzere Hazine hesaplarına intikal ettirileceğinin düzenlendiği, dava konusu edilen alacakların 01.04.1995 tarihi itibariyle Hazineye intikal ettirileceği konusunda bir tartışmanın bulunmadığı, davacının alacağı ile ilgili istemini Hazineye yöneltmesi gerektiği, davalı Ziraat Bankası'nın bu davada husumet ehliyetinin bulunmadığı, diğer iddialar konusunda inceleme yapılmadığı gerekçesiyle davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, davacı hesabına yatan OHAL Tazminatı alacağının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davacının istemini Hazineye yöneltmesi gerektiği, davalı bankanın husumetinin bulunmadığı gerekçesiyle pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmişse de dava konusu OHAL tazminatının davacıya ödenmek üzere 30.12.1992 tarihinde mülga T.E. Bankası K. Şubesi'ne gönderildiği anılan bankanın yazısından anlaşılmakta olup, davalı tarafından bu paranın Toplu Konut Fonuna gönderildiği, Hazineye intikal ettirildiği, TMSF'ne devredildiği ya da davacıya ödendiği ispat edilememiş, dava konusu OHAL tazminatının akıbeti belirlenememiştir. Tazminatın davacıya ödenmek üzere yatırıldığının sabit olmasına ve Hazineye intikal ettirildiği de davalı tarafından ispatlanamamasına göre davacının talebini Hazineye yöneltebileceğinden bahisle davanın husumet yokluğundan reddi doğru olmamış, davacı yararına bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 12/10/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.