MAHKEMESİ : KAYSERİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 16/01/2015NUMARASI : 2014/733-2015/28Taraflar arasında görülen davada Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen16/01/2015 tarih ve 2014/733-2015/28 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkette % 20 oranında pay sahibi olduğunu, şirketin A. K. ve E. Y. tarafından yönetildiğini, müdürlerin şirketi zarara uğratan ve kişisel çıkar sağlayan işlemlerinin bulunduğunu, müvekkilinin kuruluşundan bu yana hiç bir şekilde genel kurula çağrılmadığını, şirket işleriyle ilgili bilgilendirilmediğini, şirketin devamlı kâr ettiğini ama müvekkiline bundan pay verilmediğini, şirketin feshi ve tasfiyesi gündemli genel kurul talep edildiği halde sonuç alınamadığını, müdürlerin şirket hesaplarından kendilerine para çektiklerini, başka şirket çalışanlarının ücretlerini davalının ödediğini, rekabet etmeme yasağına da aykırı davranıldığını, ayrıca müdür A. K.'ın ortağı olduğu BKS İnternational S. Gmbh şirketine naylon faturalarla ve gerçeğe aykırı belgelerle para aktarıldığını ileri sürerek davalı şirketin fesih ve tasfiyesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davalı şirketin aile şirketi olduğunu, davacının şirkete fiili ve ekonomik bir katkısının bulunmadığını, şirketle ilgili bilgi sahibi olmadığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, şirketin açıklanan kârlarının sermaye artırımında kullanıldığını, bu nedenle davacının bir kaybının olmadığını, müdürlerin kendi menfaatlerine bir parayı şirketten çekmediklerini, gerçek ve adil bir çıkma payı ile davacının şirketten çıkabileceğini savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının, bilgi alma ve inceleme haklarının engellendiği yönündeki iddiasına ilişkin olarak öncelikle bu hususta gereken yasal yollara başvurmadığı, bilanço ve muhasebe kayıtlarına göre davalı şirketin ortaklardan alacaklar hesabında bir bakiyenin bulunmadığı, şirket mal varlıklarının şirket dışına aktarıldığı veya tutanaklarda davacı yerine imza atıldığı gibi hususların ispatlanamadığı, ancak davalının kâr elde ettiğini, buna rağmen uzun süre kâr payı dağıtmadığı hususunun ikrar edildiği gibi bilançodan da anlaşıldığı, bu hususun davacı yönünden haklı sebep oluşturmakla birlikte tek başına şirketin feshini gerektirmediği, TTK'nın 636/3. maddesi uyarınca alternatif olarak davacıya kâr payının dağıtılması yönünde bir çözüme başvurulabileceği gerekçesiyle fesih ve tasfiye talebinin reddine, dava tarihi itibariyle davalının elde ettiği kârdan davacının hissesine tekabül edecek miktarın kâr payı olarak ödenmesine karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.Davacı vekili, haklı sebeplerin gerçekleştiğini iddia ederek davalı şirketin fesih ve tasfiyesini istemiş, bilirkişi raporunun alınmasının ardından ise fesih ve tasfiye olmazsa bilirkişinin belirlediği kârdan davacının payına düşenin ödenmesini talep etmiştir. Mahkemece, kâr eden şirketin 2000 yılından beri kâr payı dağıtmadığı, bu hususun davacı yönünden haklı sebep teşkil ettiği gerekçesiyle fesih ve tasfiye talebinin reddine, alternatif çözüm olarak davalının dava tarihi itibariyle elde ettiği kârdan davacının hissesine tekabül eden miktarın tahsiline karar verilmiştir. 6102 sayılı TTK'nın 636/3. maddesi uyarınca mahkemece, fesih istemi yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilecekse de Dairemizin yerleşik uygulamalarına göre kâr payının dağıtılmaması TTK'nın 636/3. maddesi kapsamında şirketin feshi için haklı bir sebep olarak kabul edilemez. Mahkemece bu husus nazara alınmaksızın kâr payı dağıtılmamasının davacı yönünden haklı sebep teşkil edeceği kabul edilerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 12/10/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.