MAHKEMESİ : İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 07/03/2013NUMARASI : 2011/403-2013/62Taraflar arasında görülen davada İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 07/03/2013 tarih ve 2011/403-2013/62 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davalı tarafından taşınan müvekkiline ait 29.659 USD bedelli malın Oslo-Norveç'teki alıcıya vesaik mukabili teslim edilmesi gerekirken bu hususa riayet edilemeyerek mal teslimi yapıldığını, satış bedelinin müvekkiline ödenmediğini, bunun üzerine davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, ancak davalının haksiz itirazı nedeni ile takibin durdurulduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline ve takibin devamına, davalının alacağın %40'ından aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkiline karşı husumet yöneltilemeyeceğini, müvekkili şirketin davaya konu taşıma işini bizzat ifa etmediğini, sadece taşımanın yapılması için nakliyeci firma ile davacı arasında taşıma ilişkisinin kurulması yönünde aracılık yaptığını, CMR Konvansiyonu 32. maddesine göre davanın zamanaşımı yönünden reddi gerektiğini, CMR Konvansiyonu 17/2.maddesi uyarınca davacı tarafından müvekkili şirkete verilmiş teslim şeklinin vesaik mukabili olduğunu gösteren yazılı bir talimat olmaması sebebi ile müvekkili şirketin sorumluluğuna gidilmesinin mümkün olmadığını, müvekkili şirketin sorumlu olduğu sonucuna ulaşılsa dahi ödenecek tazminat miktarının CMR 23. maddeye göre tespiti gerektiğini, alacağın likit olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının zamanaşımı itirazının yerinde olmadığı, davalının ilgili taşıma belgesini sunmamasının bilerek kötü hareket olarak değerlendirildiği ve davanın üç yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, olayda davacının %20 kusurlu, davalının ise %80 kusurlu olduğu, takibe konu talep edilen 29.659,00 USD asıl alacak miktarının %80'i olan 23.727,20 USD'den davalının sorumlu olacağı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, davanın CMR (Convention Marchandise Routier) kapsamında yapılan taşımaya dair tazminat istemine ilişkin bulunmasına, davacı tarafın, davalının taşınan malları vesaiki görmeden teslim ettiği ve mal bedelini tahsil edemeyerek zarara uğradığını iddia etmiş olmasına ve dosya içeriğinden taşımanın vesaik mukabili olduğu anlaşıldığı gibi, TMK'nın 6. maddesi uyarınca iddialarını ispat yükünün kural olarak davacıda olması ve somut uyuşmazlık bakımından da bu kuralın istisnasını teşkil edecek bir durumun var olmaması nedeniyle mahkemenin zamanaşımına ilişkin gerekçesi yerinde değil ise de, Dairemizin yerleşmiş uygulamaları gereği vesaikin ibrazı sağlanmadan malın tesliminin CMR'nın 32/2. maddesi gereğince ağır kusur teşkil etmesi nedeniyle davanın 3 yıllık zamanaşımı süresine tabi bulunmasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2- Ancak, davalı diğer savunmalarının yanı sıra tazminat miktarına da itiraz ettiğine göre, aralarında taşımacı ve taşınan emtia değeriyle ilgili bilgi sahibi bilirkişilerden oluşacak kuruldan zarar miktarının tesbiti hususunda rapor alınması gerekirken, gümrük ve dış ticaret uzmanı bilirkişiden alınan rapora göre tazminata hükmedilmesi doğru olmamıştır. 3- Ayrıca, özü itibariyle tazminat niteliğinde olan bu davada, alacağın saptanması kusur ve tazminat açısından incelemeyi ve hakimin takdirini gerektirmekte olup, tazminat alacağı likit değildir. Bu sebeple, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi de yerinde görülmemiştir.4- Diğer taraftan, mahkemece yabancı para üzerinden yapılan icra takibinde itirazın iptaline karar verildiğine göre, davaya CMR hükümleri uygulanması gerektiğinden takipte işletilen faiz yönünden CMR 27. maddesine göre %5 faize hükmedilmesi gerekirken, 3095 sayılı Yasa'nın 4/a maddesine göre faiz işletilmesi de doğru görülmemiş, kararın bu nedenlerle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, kararın (2), (3) ve (4) nolu bendlerde açıklanan nedenlerle, davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 06.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.