Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10270 - Karar Yıl 2005 / Esas No : 11360 - Esas Yıl 2004





Taraflar arasında görülen davada Beyoğlu Asliye 2.Ticaret Mahkemesi'nce verilen 21.05.2004 tarih ve 2004/108 - 2004/198 sayılı kararın Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 25.10.2005 günde davacı avukatı Oktay gelip, davalı avukatı tebligata rağmen gelmediğinden, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraf avukatı dinlenildikten sonra, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, müvekkiline ait aracın davalı şirkete zorunlu trafik sigorta poliçesiyle sigortalı olduğunu, davacının 16.05.2000 tarihinde Ş.... isimli yayaya çarparak yaralanmasına neden olduğunu, Ş.... 'ın tedavi giderlerine karşılık müvekkili tarafından adı geçene 22.05.2000 tarihinde 6.000.000.000.-TL ödendiğini, müvekkili ile davalı sigorta şirketi aleyhine Ş.... tarafından maddi ve manevi tazminat istemi ile açılan davada, müvekkili tarafından yapılan ödeme dikkate alınarak, maddi tazminat isteminin reddedildiğini, davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğu miktarın müvekkilince ödendiğini ileri sürerek, 5.512.821.766.-TL.nın 14.06.2002 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, 2918 sayılı Yasa'nın 109 ve Trafik Sigorta Poliçesi Genel Şartları'nın 17. maddesi gereğince iki yıllık zamanaşımı süresi geçtiğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, dava konusu olayda davacı sigortalının 3 ncü şahısa ödediği bedeli kendi sigortacısına rücu ettiği, davanın taraflarının, sigorta poliçesinin akitleri olduğu, TTK.nun 1268. maddesindeki iki yıllık zamanaşımına tabi olduğu, iki yıllık zamanaşımı süresinin de dolduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dava, zorunlu mali sorumluluk sigortalısı tarafından ödenen bedelin, kendi zorunlu mali sorumluluk sigortacısından tahsili istemine ilişkindir. Davacı araç maliki, 16.05.2000 günü meydana gelen trafik kazasında yaralanan dava dışı Ş....'ın tedavisi nedeniyle 22.05.2000 tarihinde 6.000.000.000.-TL ödemiştir. Dava konusu trafik kazasından dolayı uğradığı zararın tazmini istemi ile Ş.... tarafından 10.05.2002 günü Emire ile A…… Oyak Sigorta AŞ aleyhinde açtığı davada, "Ş....'ın gerçek zararının 5.512.821.766.-TL olduğu, davalı E....'nin ise davacı tarafa 6.000.000.000.-TL ödediği gerekçesiyle, davacının maddi tazminat isteminin reddine" karar verilmiş, karar temyiz edilmeden 21.01.2004 tarihinde kesinleşmiştir. Davacı E....., dava dışı Ş....'a ödediği bedelin zorunlu mali sorumluluk sigorta kapsamında olduğu iddiasıyla 12.03.2004 tarihinde işbu davayı açmıştır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 109 ncu maddesinin son fıkrasındaki hükme göre, motorlu araç kazalarında tazminat yükümlülerinin birbirlerine karşı rücu hakları, kendi yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdikleri ve rücu edilecek kimseyi öğrendikleri günden başlayarak iki yılda zamanaşımına uğrar. Yasa hükmünden de açıkça anlaşılacağı üzere rücu hakkı, kendi yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdiği tarihte doğmakta olup, zamanaşımı da bu tarihte işlemeye başlayacaktır. Dava konusu olayda, davalı şirketin zorunlu trafik sigortalısı olan davacının dava dışı zarar görene ödeyeceği gerçek tazminat miktarı, İstanbul 4.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2002/467 Esas numarası ile Ş.... tarafından açılan dava sonucu öğrenilmiştir. İşbu davaya konu alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığının, "kendi yükümlülüğünü tam olarak yerine getirdiği tarih itibariyle rücu hakkının doğacağına" dair 2918 sayılı Yasa'nın 109/son maddesi hükmünün buna göre değerlendirilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddedilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına (BOZULMASINA), takdir edilen 400.00 YTL duruşma vekillik ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 25.10.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.