Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10179 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 4225 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 11/12/2012NUMARASI : 2011/208-2012/548Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 11/12/2012 tarih ve 2011/208-2012/548 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 30/05/2014 günü hazır bulunan davacı vekili Av. C. Ç. ile davalı vekili Av. K.A. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davalının müvekkili şirketin ortağı ve mali işlerden sorumlu eski yöneticisi olduğunu, dava dışı A. B.AŞ'nin müvekkili şirkete olan borcuna karşılık verdiği toplam 220.000 TL bedelli dört adet çek bedelinin müvekkili şirket avukatınca tahsil edildiğini, şirket avukatı tarafından tahsil edilen paranın ibraname karşılığında davalıya teslim edilmesine rağmen davalının, aldığı parayı müvekkili şirkete intikal ettirmeyip uhdesine geçirdiğini, bu eylemleri nedeniyle davalı hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, ayrıca bu bedelin tahsili için icra takibi başlatıldığını, ancak davalının haksız itirazı nedeniyle icra takibinin durduğunu ileri sürerek, davalının itirazının iptaline ve icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, 30.10.2012 tarihli dilekçesi ile davasını ıslah ederek takip tarihi itibariyle asıl alacağa 67.378,77 TL işlemiş faiz yürütülmesini istemiştir.Davalı vekili, müvekkilince tahsil edilen paranın şirket muhasebe servisine intikal ettirildiğini, ancak borçlu şirketin, ticari faaliyetlerinin durdurulmuş olması nedeniyle söz konusu paranın muhasebeleştirilemediğinin ve muhasebe servisince emanete alınarak şirketin gayri resmi defterine işlendiğinin müvekkiline söylendiğini bildirildiğini, ortaklıktan ayrılmak istemesi nedeniyle şirket yöneticilerinin müvekkiline zarar vermeye çalıştıklarını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının davacı şirketin ortağı ve eski yönetim kurulu üyesi olduğu, davalının, dava dışı şirketin davacı şirkete olan borcuna karşılık verilen dört adet çek karşılığı elden tahsil ettiği parayı şirket kayıtlarına intikal ettirmediği, her ne kadar davalı tarafça tahsil edilen paranın, şirketin gayri resmi muhasebesine işlendiği savunulmuş ise de yapılan incelemede şirketin gayri resmi muhasebe kayıtlarına rastlanılmadığı, 6762 Sayılı TTK'nın 338. maddesi uyarınca kusursuz olduğunu ispat etmesi gereken davalı yöneticinin, davacı şirket nam ve hesabına tahsil etmiş olduğu 220.000 TL'yi şirketin yetkili personeline, muhasebe birimine, veznesine teslim ettiğini veya şirketin banka hesaplarına yatırdığını kanıtlayamadığı, dolayısıyla şirket zararından sorumlu bulunduğu, davaya konu olay nedeniyle davalı hakkında ceza davası bulunmaktaysa da gerek işbu davanın daha önce açılmış olması gerekse de yeterli derecede delilin toplanmış bulunması nedeniyle ceza dosyasının beklenilmesine gerek olmadığı, tahsil tarihlerinden takip tarihine kadar, tahsil edilen miktarlara toplam 67.378,77 TL faiz işlediği, bunun 59.296,11 TL'lik kısmının icra dosyasında talep olunduğu, ancak davacı vekilinin ıslah yoluyla işlemiş faiz talebini artırdığı, usul ekonomisi ilkesi gözetilerek ıslah talebinin de değerlendirildiği gerekçesiyle davanın kabulüne, davalının icra takibine yaptığı itirazın iptaline, ıslah yoluyla talep edilen 8.082,66 TL işlemiş faizin davalıdan tahsiline, alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.1-Dava, davalı şirket yöneticisinin şirket adına tahsil ettiği parayı, şirket hesaplarına aktarmaması nedeniyle uğranılan zararın tahsili için başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, dava konusu edilen işlemler nedeniyle davalı hakkında kamu davası açılmış ve davalı tarafça sunulan duruşma tutanaklarından da, bir kısım tanıkların davalı tarafından tahsil edilen paranın şirket muhasebesine aktarıldığı yönünde beyanlarda bulundukları anlaşılmıştır. Bilindiği üzere somut olaya uygulanması gereken mülga 818 sayılı BK'nın 53. maddesi uyarınca, ceza mahkemesi tarafından tespit edilen maddi vakıalar, hukuk mahkemesi yönünden bağlayıcı niteliktedir. Bu itibarla, mahkemece, davalı hakkında açılan ceza davasının akıbetinin araştırılması ve bekletici mesele yapılması gerekirken yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı olarak hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. 2- Bozma sebep ve şekline göre taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz eden taraflara iadesine, 30/05/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.