Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10011 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 2946 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : İZMİR 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 09/10/2012NUMARASI : 2012/341-2012/297Taraflar arasında görülen davada İzmir 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 09.10.2012 tarih ve 2012/341-2012/297 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 27.05.2014 günü hazır bulunan davacılardan asil M.. T.., davacılar vekili Av. Ö.. S.. ile davalılardan asil T.. A.., davalılar vekili Av. Y.. Y.. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacılar vekili, müvekkillerinin davalı şirketin diğer davalılar ile birlikte ortakları bulunduğunu, davalı Z.. A..'un şirketin müdürü olduğunu, şirketin %50 hissesinin davacı müvekkillerine, diğer %50 hissesinin de davalı gerçek kişilere ait bulunduğunu, şirketin etiket ve ambalaj imalatı işiyle iştigal ettiğini, ancak müvekkillerinin şirket ortağı olarak tüm edimlerini yerine getirmesine rağmen, davalıların şirketin yönetimiyle ilgili bilgi vermediklerini, şirketi diledikleri gibi yönetip sebepsiz yere borçlandırdıklarını, bankalardan alınan bazı kredilerin geri ödemesinin yapılmadığını, şirketin siparişlerinin düzenli olarak kayıtlara işlenmediğini, şirketin ortakları arasında bu şekilde anlaşmazlık çıktığını, şirketin amacına ulaşmasının imkansız olduğunu ileri sürerek, davalı şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, şirketin kötü yönetilmediğini ve zararlandırıcı bir eylemin de bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, şirketin fesih ve tasfiyesine yönelik iddiaların doğru olmadığı, şirketin fesih ve tasfiyesini gerektirecek muhik bir durumun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir. Dava, davalı limited şirketin haklı nedenlerle feshi, bu mümkün olmazsa davacı ortakların tasfiye payının verilmesi suretiyle ortaklıktan ayrılmasına karar verilmesi istemine ilişkindir. Somut uyuşmazlıkta dosyaya sunulan bilgi ve belgelerin incelenmesinden, davalılardan Z.. A..'un münferiden temsile yetkili bulunduğu davalı şirketin defter ve kayıtlarının düzenli tutulmadığı, tutulan kayıtların da gerçeği yansıtmadığı, örneğin davacı M.. T..'in babası M..T.. tarafından şirkete makine alımı sırasında borç olarak verilen (100.000) TL'nin geri ödemesi yapıldığı halde, bu ödemenin ortaklar cari hesabına davacı M.. T.. adına babasına ödenen para olarak borç kaydedildiği, ortaklar arasındaki güven ilişkisinin bozulduğu, esasen şirketin amacına ulaşmasının da artık mümkün bulunmadığı ve bu duruma davacıların sebep olmadığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda, haklı nedenlerin gerçekleştiği gerekçesiyle davalı şirketin feshine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davacılar yararına bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile yerel mahkeme kararının davacılar yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz eden davacılara iadesine, 29.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.