Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8208 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 22377 - Esas Yıl 2012





Temyiz incelemesi, yöntemine uygun davetiye tebliğine rağmen müdafileri duruşmaya gelmeyen sanıklar Ali ve Mustafa ile duruşmalı inceleme isteği bulunmayan sanık Fevzi ve diğer sanıklar hakkında duruşmasız olarak yapıldı. Dosya incelendi. GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : A- Sanık Y.. D.. hakkında kurulan beraat hükmünün vekalet ücreti yönünden yapılan incelemesinde: 1136 sayılı Kanun'un 168 ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13. maddesinin 5. fıkrası uyarınca, beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık lehine maktu avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün CMUK’nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; ancak bu durumun yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun'un 322. maddesi gereğince düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hüküm fıkrasının sonuna “Sanığın kendisini vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre 2400 TL vekalet ücretinin hazineden alınarak sanık Y.. D..'e verilmesine” ibaresinin eklenmesi suretiyle, hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, B- Sanıklar K.. O.., E.. M.., A.. Ç.., M.. Ç.., N.. H.., E.. A.. ve M.. G.. hakkında kurulan mahkûmiyet hükümlerinin incelenmesi:Bir suç işleme kararının icrası kapsamında 05.01.2009 ve 14.01.2009 tarihlerinde aynı suçu iki kez işleyen sanık N.. H.. hakkında zincirleme suç nedeniyle TCK'nın 43.maddesininin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi, karşı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır. Bozmaya uyulduğu, yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemlerin sanıklar tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eylemlere uyan suç tipi ile yaptırımların eleştiri dışında doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; sanıklar müdafilerinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükümlerin ONANMASINA, C- Sanık K.. Ş.. hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün incelenmesi: Bozmaya uyulduğu, yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipi ile aşağıda belirtilen dışındaki yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; yerinde görülmeyen diğer itirazların reddine, ancak; Suç tarihinde 18 yaşını doldurmamış olan sanık hakkında, hükmolunan adli para cezasının ödenmemesi halinde hapis cezasına çevrileceğinin sanığa ihtar edilmek suretiyle, 5275 sayılı Kanun'un 106. maddesinin 4. fıkrasına aykırı davranılması,Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün CMUK’nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; ancak bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun'un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; “Ödenmeyen para cezasının hapse çevrileceğine” ilişkin bölümün hüküm fıkrasından çıkarılması suretiyle, hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, D- Sanık F.. F.. hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün incelenmesi: Bozmaya uyulduğu, yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemlerin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemlere uyan suç tipi ile aşağıda belirtilenler dışındaki yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; yerinde görülmeyen diğer itirazların reddine, ancak; Sanığın bir suç işleme kararının icrası kapsamında 13.10.2008, 05.01.2009 ve 14.01.2009 tarihlerinde aynı suçu üç kez işlediği, ancak yakalanmasından sonra 05.01.2009 tarihli suçu birlikte işlediği diğer sanık A.. S..'in ismini ve telefon numarasını vererek bu sanığın suçunun ortaya çıkmasına hizmet ve yardım ettiği dikkate alınarak; her üç suçtan ayrı uygulama yapılarak, sonuç cezaların karşılaştırılması, daha ağır sonuç doğuran suç esas alınarak belirlenen cezanın TCK'nın 43. maddesi gereğince artırılması gerektiğinin gözetilmemesi,Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerlde olduğundan; hükmün BOZULMASINA, 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 8/1, 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun 326/son. maddesi uyarınca sonuç ceza bakımından kazanılmış hakkın saklı tutulmasına, 26.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.