Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5270 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 4102 - Esas Yıl 2006





Kullanmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurmak suçundan sanık A.Y'ın, 765 sayılı TCK'nın 404/2, 55/3, 59 ve 647 sayılı Kanun'un 4. maddeleri uyarınca 400.000.000.-TL ağır para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin KARŞIYAKA 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 09.03.2000 gün ve 2000/136 esas, 2000/157 karar sayılı hükmünün infazı aşamasında, 5237 sayılı TCK'nın yürürlüğe girmesi nedeniyle lehe olan kanunun belirlenmesi yönünden C. Savcılığınca aynı mahkemeye yapılan başvuru üzerine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen 05.07.2005 gün ve aynı sayılı ek karar ile anılan kanunun sanık aleyhine olduğundan bahisle hükümde değişiklik yapılmasına yer olmadığına karar verildiği; bu karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığı'nın Ceza İşleri Genel Müdürlüğ?? ifadeli 19.01.2006 gün ve 1116 sayılı kanun yararına bozma talebi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 13.03.2006 gün ve 2006/16946 sayılı tebliğnamesi ile dosya Dairemize gönderilmekle incelenip, gereği görüşülüp düşünüldü:Kanun yararına bozma talebi ve tebliğnamede, "Sanığın eyleminin içmek amacıyla uyuşturucu madde bulundurmak olarak kabul edilmesi karşısında, 5237 sayılı Kanun'un 191/2. maddesine göre sanık hakkında tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine hükmedilmesi gerektiği, ancak tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranılmaması halinde cezanın infaz edileceği, bu sebeple sanık lehine olan 5237 sayılı Kanun'un uygulanması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir." denilerek, kararın bozulması istenmiştir.Duruşma aşamasında, sanığın 18 yaşını doldurmamış olması nedeni ile baro tarafından atanan zorunlu müdafiinin görevinin, hükmün kesinleşmesi ile sona ermiş olmasına göre; infaz aşamasında verilen incelemeye konu ek kararın, 18 yaşını da doldurmuş olan hükümlüye tebliğ edilmesi gerektiği gözetilmeksizin, görevi sona eren zorunlu müdafie tebliğ edilmesi nedeniyle kararın kesinleşmemiş olması ve usulüne uygun olarak tebliğ edilerek kesinleştirilmeyen kararlar hakkında kanun yararına bozma yoluna başvurulmasının mümkün olmaması karşısında, 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi uyarınca talebin REDDİNE, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı makamına TEVDİİNE, 12.04.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.