Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4298 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 4170 - Esas Yıl 2014





Esas No : 2014/4170 Karar No : 2014/4298Tebliğname No : KYB - 2014/152271Yüksek Adalet Bakanlığı’nın, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık İ.. S.. hakkında Denizli 1. Sulh Ceza Mahkemesi'nce 17.04.2013 tarihinde 2012/793 esas ve 2013/337 karar sayı ile verilen mahkûmiyet hükmünün kanun yararına bozulmasına ilişkin talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 05.05.2014 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı. Dosya incelendi.GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:Mahkemece sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nın 191. maddesinin 2. fıkrası uyarınca 1 yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına, TCK'nın 191. maddesinin 5. fıkrası uyarınca denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranan kişi hakkında açılmış olan davanın düşmesine karar verileceği, aksi halde davaya devam olunarak hüküm verileceğinin ihtarına, sanığın denetimli serbestlik tedbirine uymaması halinde TCK'nın 191. maddesinin 1. fıkrası uyarınca takdir olunan 10 ay hapis cezasının TCK'nın 50. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi uyarınca adli para cezasına dönüştürülerek, aynı Kanunun 52. maddesinin 2. fıkrası uyarınca hapis cezasının günlüğü 20 TL'den hesaplanarak 300 gün adli para cezası karşılığı 6.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve cezanın derhal infazına başlanmasına hükmolunmuştur. Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında;«Dosya kapsamına göre;1- Evvelce vaki Genel Müdürlüğümüzün 94660652-105-20-6653-2013/12719/50154 sayılı ve 05/08/2013 tarihli kanun yararına bozma talebinde de belirtildiği üzere; 19/12/2006 tarihli ve 26381 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5560 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun'un 7. maddesi ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191. maddesi değiştirilmiş ve bu madde uyarınca, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak suçundan dolayı yapılacak yargılama sonucunda mahkemelere iki seçenek sunulmuş olup anılan maddenin 2. fıkrası gereğince hüküm vermeden önce uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi hakkında tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine; kullanmamakla birlikte, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi hakkında denetimli serbestlik tedbirine karar verilebileceği, aynı maddenin 5. fıkrasına göre de, tedavinin ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranan kişi hakkında açılmış olan davanın düşmesine karar verilmesi gerektiği, aksi takdirde, davaya devam olunarak hüküm verilmesi gerekeceği, diğer bir durumda ise mahkemece 6. fıkra uyarınca uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişinin, hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmaktan dolayı cezaya hükmedildikten sonra da iki ilâ dördüncü fıkralar hükümlerine göre tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine tâbi tutulabileceği ve bu durumda hükmolunan cezanın infazının erteleneceği, 7. fıkra gereğince kişinin mahkûm olduğu cezanın, tedavinin ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranması hâlinde infaz edilmiş sayılacağı, aksi takdirde derhal infaz edilmesi gerekeceği cihetle, uyuşturucu madde kullanmış olan sanık hakkında tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri yerine, yasal gerekçe gösterilmeden adlî para cezası ile birlikte tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine hükmedilmesinde,2- Mahkemece hüküm kurulurken gerekçe kısmında, sanık hakkında ceza ile birlikte denetimli serbestlik tedbirine hükmedildiği belirtilip, hüküm kısmında ise hapis cezasına hükmedilmeden doğrudan denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildikten sonra, denetimli serbestlik tedbirine uymadığı takdirde 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/1. maddesi uyarınca verilen 10 ay hapis cezasının aynı Kanunun 50 ve 52. maddeleri gereğince 6.000,00 Türk Lirası adli para cezasına çevrilmesi biçiminde karar verilmesi karşısında, hükmün karıştırılarak yazılı şekilde karar verilmesinde,İsabet görülmemiştir. » denilerek, belirtilen hükmün bozulması istenmiştir.(2) numaralı bozma düşüncesinin benimsenerek, aşağıdaki şekilde karar verilmesi nedeniyle, kabule göre ileri sürülen (1) numaralı bozma düşüncesi inceleme konusu yapılmamıştır.19.12.2006 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun'la değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191. maddesinde; uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi hakkında, seçenekli uygulamalar öngörülmüştür.Mahkemece TCK'nın 191. maddesindeki seçeneklerden biri tercih edilirken, yasal ve yeterli gerekçenin gösterilmesi, gerekçenin sanığın kişilik özellikleri, davranışları ve mahkemenin gözlemine dayanması gerekmektedir. Mahkemece gerekçe gösterilmiş ise gösterilen gerekçenin yerinde olup olmadığı olağan yasa yolu incelemesinde denetlenebilir ise de, olağanüstü bir yasa yolu olan kanun yararına bozma isteği üzerine denetlenemez. Ancak Mahkemece hiç gerekçe gösterilmemiş ise bu durum kanun yararına bozma konusu yapılabilir. Diğer yandan, açıkça yasaya aykırı olan veya kendi içinde çelişen bir gerekçe, gerekçe sayılmaz.Somut olayda; Mahkemece uyuşturucu madde kullandığı kabul edilen sanık hakkında, hükmün gerekçe kısmında, sanık hakkında ceza ile birlikte denetimli serbestlik tedbirine hükmedildiği belirtilip, hüküm fıkrasında ise hapis cezasına hükmedilmeden doğrudan denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildikten sonra, denetimli serbestlik tedbirine uymadığı takdirde TCK'nın 191. maddesinin 1. fıkrası uyarınca verilen 10 ay hapis cezasının TCK'nın 50 ve 52. maddeleri uyarınca 6.000 TL adli para cezasına çevrilmesine biçiminde karar verilmesi suretiyle hükmün karıştırılması yasaya aykırı olup, (2) numaralı kanun yararına bozma isteği bu nedenle yerinde görüldüğünden; Denizli 1. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 17.04.2013 tarihli 2012/793 esas ve 2013/337 karar sayılı hükmünün 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı maddenin 4. fıkrasının (b) bendi uyarınca yeniden yargılama yapılarak, sonucuna göre gereken hükmün verilmesi için, dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na iadesine, 02.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.