Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 34 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 9337 - Esas Yıl 2013





Esas No : 2013/9337 Karar No : 2014/34Tebliğname No : K.Y.B./ 2013/218092Yüksek Adalet Bakanlığı’nın, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık E.. D.. hakkında kapatılan Beyoğlu 3. Asliye Ceza Mahkemesi'nce 28.09.2007 tarihinde 2005/110 esas ve 2007/379 karar sayı ile verilen mahkûmiyet hükmünün kanun yararına bozulmasına ilişkin talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 25.06.2013 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı. Dosya incelendi.GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:Mahkemece sanığın TCK'nın 191. maddesinin 1. fıkrası gereğince 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, ayrıca aynı Kanun'un 191. maddesinin 2. fıkrası uyarınca tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına hükmolunmuştur.Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında;«Dosya kapsamına göre;1- 19/12/2006 tarihli ve 26381 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5560 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun’un 7. maddesi ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191. maddesi değiştirilmiş ve bu madde uyarınca, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak suçundan dolayı yapılacak yargılama sonucunda mahkemelere iki seçenek sunulmuş olup, anılan maddenin 2. fıkrası gereğince hüküm vermeden önce uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi hakkında tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine; kullanmamakla birlikte, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi hakkında denetimli serbestlik tedbirine karar verilebileceği, aynı maddenin 5. fıkrasına göre de, tedavinin ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranan kişi hakkında açılmış olan davanın düşmesine karar verilmesi gerektiği, aksi takdirde, davaya devam olunarak hüküm verilmesi gerekeceği, diğer bir durumda ise, mahkemece 6. fıkra uyarınca uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişinin, hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmaktan dolayı cezaya hükmedildikten sonra da iki ilâ dördüncü fıkralar hükümlerine göre tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine tâbi tutulabileceği ve bu durumda hükmolunan cezanın infazının erteleneceği, 7. fıkra gereğince kişinin mahkûm olduğu cezanın, tedavinin ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranması hâlinde infaz edilmiş sayılacağı, aksi takdirde derhal infaz edilmesi gerekeceği cihetle, kullanmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurduğu kabul edilen sanık hakkında 5237 sayılı Kanun'un 191/2. maddesi yerine, yasal gerekçe gösterilmeden 191/6. maddesine göre hüküm kurulmasında,2- Mahkemece sanığın kullanmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurduğu kabul edilmişse de, uyuşturucu madde kullanıp kullanmadığına dair bir araştırma yapılmadığı ve gerekçede bu hususun değerlendirilmediği cihetle, sanığın ayağının yakınında yerde ele geçirilen uyuşturucu maddesini kullandığına dair biyolojik materyal incelemesi dahil bir delil olmadığı gibi bu yönde iddia da bulunmadığı ve sanığın uyuşturucu madde kullanmadığı yönündeki savunmaları da gözetilerek 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191. maddesinin 2. fıkrasının 2. cümlesi uyarınca yalnızca “denetimli serbestlik tedbirine” karar verilmesi gerekirken, aynı madde ve fıkranın 1. cümlesi uygulanarak “tedaviye” de karar verilmesinde, İsabet görülmemiştir.» denilerek, belirtilen hükmün bozulması istenmiştir. 19.12.2006 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun'la değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191. maddesinde; uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi hakkında;a) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmamış ise, birinci fıkraya göre cezaya hükmedilmeden ikinci fıkra uyarınca sadece denetimli serbestlik tedbirine karar verilmesi,b) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmış ise, birinci fıkraya göre doğrudan hapis cezasına hükmolunabileceği gibi, birinci fıkraya göre cezaya hükmedilmeden ikinci fıkra gereğince sadece tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine karar verilebileceği ya da altıncı fıkranın yollaması uyarınca birinci fıkradaki ceza ile birlikte ikinci fıkradaki tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine hükmedilebileceği Belirtilmiştir.Mahkemece karar verilirken, yasal ve yeterli gerekçenin gösterilmesi gerekmektedir. Mahkemece gerekçe gösterilmiş ise gösterilen gerekçenin yerinde olup olmadığı olağan yasa yolu incelemesinde denetlenebilir ise de, olağanüstü bir yasa yolu olan kanun yararına bozma isteği üzerine denetlenemez. Ancak Mahkemece hiç gerekçe gösterilmemiş ise bu durum kanun yararına bozma konusu yapılabilir. Diğer yandan, açıkça yasaya aykırı olan veya kendi içinde çelişen bir gerekçe, gerekçe sayılmaz.Somut olayda, ayağının yakınında ele geçen esrarla ilgisi olmadığını söyleyen sanığın, uyuşturucu madde kullandığının kabul edilip edilmediği Mahkemece kararda belirtilmediğinden; öncelikle sanığın uyuşturucu madde kullandığının kabul edilip edilmediğinin gerekçesiyle birlikte gösterilerek, sonucuna göre TCK'nın 191. maddesinde öngörülen seçenek uygulamalardan birine göre hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi yasaya aykırı olup, kanun yararına bozma talebine dayanan ihbar yazısında ileri sürülen düşünceler bu nedenle yerinde olduğundan; Beyoğlu 3. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 28.09.2007 tarihli, 2005/110 esas ve 2007/379 karar sayılı hükmünün 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA; aynı maddenin 4. fıkrasının (b) bendi uyarınca yeniden yargılama yapılarak sonucuna göre gereken hükmün verilmesi için, dosyanın adı geçen Mahkemeye iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine, 06.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.