Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2413 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 902 - Esas Yıl 2014





Yüksek Adalet Bakanlığı’nın, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkında ... 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nce 15.03.2012 tarihinde 2011/466 esas ve 2012/101 karar sayı ile verilen mahkûmiyet hükmünün kanun yararına bozulmasına ilişkin talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 06.01.2014 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı. Dosya incelendi.GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:Mahkemece sanığın TCK'nın 191/1 ve 62. maddeleri gereğince 1 yıl 3 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, aynı Kanun'un 58. maddesi gereğince cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine hükmolunmuştur.Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında; «5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/6. maddesinin uygulanabilmesinin koşulu olarak, aynı fıkranın son cümlesinde yer alan, “Ancak, bunun için kişi hakkında bu suç nedeniyle önceden tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine karar verilmemiş olması gerekir.” hükmünün, iddianamede belirtilen davaya konu aynı eylem nedeniyle, anılan maddenin 2. fıkrası uyarınca daha önce tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine hükmedilmemiş olması gerektiğini ifade ettiği gözetilmeksizin, sanığın gerçekleştirdiği aynı neviden başka bir eylemden dolayı yargılandığı davanın sonucunda verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri nedeniyle, yeniden tedavi ve denetimli serbestlik tedbir kararı verilmemesinde isabet görülmemiştir.» denilerek, belirtilen hükmün bozulması istenmiştir.Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 21.05.2013 tarih ve 2013/280-250 sayılı, aynı tarih 2012/1536 esas, 2013/251 karar sayılı ve 01.10.2013 tarih ve 2013/444-402 sayılı kararlarında da belirtildiği üzere, hükümden önce 19.12.2006 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun'la değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191. maddesinde, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmış olan sanık hakkında, birinci fıkraya göre doğrudan hapis cezasına hükmolunabileceği gibi, birinci fıkraya göre cezaya hükmedilmeden ikinci fıkra gereğince sadece tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine karar verilebileceği ya da altıncı fıkranın yollaması uyarınca birinci fıkradaki ceza ile birlikte ikinci fıkradaki tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine hükmedilebileceği öngörülmüştür.5560 sayılı Kanun'la değişik TCK'nın 191. maddesinin 2. fıkrasındaki ''karar verebilir'' ve 6. fıkrasının 1. cümlesindeki ''tâbi tutulabilir'' ibareleri dikkate alındığında, sanık hakkında tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine karar verme, zorunlu olmaktan çıkarılarak hakimin takdirine bırakılmıştır. Uyuşturucu madde kullanmış olan sanık hakkında; belirtilen üç seçenekten biri uygulanırken, yasal ve yeterli gerekçe gösterilmesi, gerekçenin somut olgulara ve sanığın davranışlarına dayanması gerekmektedir.Mahkemece belirtilen üç seçenekten biri uygulanırken gerekçe gösterilmiş ise gösterilen gerekçenin yerinde olup olmadığı olağan yasa yolu incelemesinde denetlenebilir ise de, olağanüstü bir yasa yolu olan kanun yararına bozma isteği üzerine denetlenemez. Ancak Mahkemece seçeneklerden biri tercih edilirken hiç gerekçe gösterilmemiş ise bu durum kanun yararına bozma konusu yapılabilir. Somut olayda; uyuşturucu madde kullandığı kabul edilen sanık hakkında, hapis cezası ile birlikte tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine karar verilmesinde bir zorunluluk bulunmaması nedeniyle, Mahkemece doğrudan hapis cezası seçeneğine göre hüküm kurulurken önceden de aynı suçu işlemesinden dolayı verilmiş olan tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararına uymadığından söz edilmek suretiyle gerekçe gösterildiği anlaşılmakla, kanun yararına bozma isteği üzerine bu gerekçenin yerinde olup olmadığının değerlendirilmesi mümkün bulunmadığından; yerinde görülmeyen kanun yararına bozma isteğinin CMK'nın 309. maddesi gereğince REDDİNE, dosyanın Adalet Bakanlığı'na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine, 07.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.