Adalet Bakanlığı'nın, 17.05.2016 tarihli yazısı ile zincirleme olarak uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan sanıklar H.. D.. ve Y.. C.. hakkında Manisa 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 18.11.2013 tarihinde 2013/109 esas ve 2013/321 karar sayı ile verilen hükmün kanun yararına bozulmasına yönelik talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 02.06.2016 tarihli yazı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.Dosya incelendi.GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:A) Konuyla İlgili Bilgiler:Sanıklar H.. D.. ve Y.. C.. hakkında, 13.11.2012 tarihinde işlediği iddia olunan zincirleme olarak uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan Manisa 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 18.11.2013 tarihinde 2013/109 esas ve 2013/321 karar sayı ile sanıkların TCK'nın 188. maddesinin 3. fıkrası gereğince 6'şar yıl hapis ve 60'şar gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, aynı Kanun'un 43. maddesinin 1. fıkrası uyarınca cezaları dörtte bir oranında artırılarak 7'şer yıl 6'şar ay hapis ve 75'er gün adli para cezası verildiği, 62. maddesi uyarınca cezalarından altıda bir oranında indirim yapılarak 6'şar yıl 3'er ay hapis ve 62'şer gün adli para cezası verildiği, TCK'nın 52. maddesi gereğince adlî para cezaları günlüğü 20 TL'den 1240'ar TL adlî para cezasına dönüştürüldüğü, hükümlerin temyiz edilmeden kesinleştiği anlaşılmıştır.B) Kanun Yararına Bozma Talebi:Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, «Dosya kapsamına göre, Turgutlu 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 29/08/2012 tarihli ve 2012/498 değişik iş sayılı kararı ile GS 225, GS 356, GS 370, GS 381 ve GS 382 kod numaralı kamu görevlilerinin "gizli soruşturmacı" olarak görevlendirilmelerine karar verilmiş olup, GS 225, GS 381, GS 382 kod numaralı gizli soruşturmacıların 13/11/2012 tarihinde saat 17:00'de buluştuğu sanıklardan para karşılığında esrar maddesi aldıkları, ancak sanıkları yakalama yoluna gitmedikleri, sonradan GS 225, GS 356. GS 370 kod numaralı gizli soruşturmacıların da aynı tarihte saat 17:10'da tekrar sanıkla buluşarak yine para karşılığında esrar maddesi aldıkları şeklinde gerçekleşen somut olayda, Yargıtay 10. Ceza Dairesinin ... tarihli ve ..esas, ... sayılı kararında belirtildiği üzere; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 139. maddesine göre "uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (Madde 188)" suçu açısından gizli soruşturmacı atanabileceği, kolluk görevlisinin Cumhuriyet savcısının emri doğrultusunda ve genel görevi kapsamında, kimliğini gizleyerek, alıcı rolüne girip, kışkırtma yoluna gitmeden (suça azmettirmeden veya teşvik etmeden), şüpheliden uyuşturucu madde almasının mümkün olduğu ve bu şekilde elde edilen delilin hukuka uygun olduğu, Devletin temel görevlerinden birinin de "suç işlenmesini önlemek olduğu", kolluk görevlilerinin, daha fazla ceza almalarını sağlamak için şüphelileri suç işlemeye yönlendirmesinin kabul edilemeyeceği, aksi halde gerek Anayasa'nın 2. maddesinde yer alan "hukuk devleti" ilkesinin, gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde öngörülen "adil yargılama" hakkı ihlâl edilmiş olacağı, adlî kolluk görevlilerinin ilk esrar aldıkları tarihte sanıkların suçlarının belirlendiği ve delilinin elde edilmiş olduğu, diğer görevlilerin daha sonra sanıktan tekrar esrar almasının hem gereksiz olduğu, hem de görevi kapsamında olmadığı, öte yandan görevlilerin asıl amacının "uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak" değil, "suçu ve failini belirlemek, suçla ilgili delilleri elde etmekten ibaret" olduğundan, olayda hukukî anlamda bir "alım-satım" ın da söz konusu olmadığı, sanıkların hareketlerinin bütünüyle tek fiilden ibaret olduğu, "satmak için uyuşturucu madde bulundurma" veya "uyuşturucu maddeyi satışa arzetme" ./..suçunu oluşturduğu, uyuşturucu madde satma ve buna bağlı olarak zincirleme suçun unsurları bulunmadığı halde, iki kez uyuşturucu madde sattıkları kabul edilerek 5237 sayılı Kanun'un 43. maddesi uyarınca cezalarının artırılmasının yasaya aykırı olduğu şeklindeki benzer bir dosya kapsamında verdiği bozma ilamı dikkate alındığında, sanıkların kimliğini gizleyen kamu görevlilerine iki kez uyuşturucu madde satma şeklindeki eylemlerinin yukarıda açıklandığı üzere tek suç olduğu gözetilmeksizin, 5237 sayılı Kanun'un 43/1. maddesi gereğince zincirleme suç hükümlerinin uygulanması suretiyle sanıklar hakkında fazla ceza tayin edilmesinde isabet görülmemiştir.» denilerek, Manisa 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 18.11.2013 tarihli kararının bozulması istenmiştir.C) Konunun Değerlendirilmesi:Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, Turgutlu 2. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından 29.08.2012 tarihinde GS 356, GS 370, GS 381 ve GS 382 kod numaralı görevliler "gizli soruşturmacı" olarak görevlendirilmişlerdir. Bu görevlilerin 13.11.2012 tarihinde saat:17:00 sıralarında buluştukları sanıklar H.. İ.. ve Y..a 20 TL verip 1,2 gram esrar aldıkları, ancak sanıkları yakalama yoluna gitmedikleri, aynı görevlilerin aynı gün saat:17:10 sıralarında tekrar giderek 20 TL verip sanıklardan 0,72 gram daha esrar aldıkları anlaşılmıştır.Kolluk görevlilerinin gerçek iradelerinin uyuşturucu madde satın alma değil, suç delilini elde etme olduğundan, somut olayda “uyuşturucu madde satma”nın gerçekleşmediği; böylece sanıkların hareketlerinin bütünüyle “uyuşturucu maddeyi satışa arzetme” suçunu oluşturduğu gözetilmeden, iki kez uyuşturucu madde sattıkları kabul edilerek sanıklar hakkında zincirleme suçla ilgili TCK'nın 43. maddesinin uygulanması yasaya aykırı olduğundan, kanun yararına bozma talebi yerindedir.D) Karar : Açıklanan nedenlere göre;1- Manisa 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 18.11.2013 tarihinde 2013/109 esas ve 2013/321 karar sayı ile verilen hükmün 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, 2- Aynı Kanun’un 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendinin verdiği yetkiye dayanılarak;a) Hüküm fıkrasından TCK'nın 43. maddesinin uygulanmasına ilişkin 2. paragrafın çıkarılmasına,b) Hüküm fıkrasının;aa) TCK'nın 62. maddesinin uygulanmasına ilişkin 3. paragrafının 2. paragraf olarak; bu paragrafta yer alan “ayrı ayrı 6 yıl 3 ay hapis ve 62 gün karşılığı adli para cezası” ibaresinin “5 er yıl hapis ve 50'şer gün adli para cezası ",bb) TCK'nın 52. maddesinin 2. fıkrasının uygulanmasına ilişkin 4. paragrafının 3. paragraf olarak; bu paragrafta yer alan “ayrı ayrı 1240 TL adli para cezası” ibaresinin "1000'er TL adli para cezası",cc) Sonuç cezaya ilişkin 7. paragrafının 6. paragraf olarak; bu paragrafta yer alan "ayrı ayrı 6 yıl 3 ay hapis ve 1240 TL adli para cezası" ibaresinin "5'er yıl hapis ve 1000'er TL adli para cezası"Olarak DEĞİŞTİRİLMESİNE,3- Hükmün değiştirilen bu şekliyle infazına, 4- Dosyanın Adalet Bakanlığı'na sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesine, 27.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.