Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1640 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 16810 - Esas Yıl 2009





Mahkeme : Ağır Ceza MahkemesiSuç : Uyuşturucu madde ticareti yapma (Tüm sanıklar hakkında)Hüküm : Mahkûmiyet:a) Sanıklar ... ve ... hakkında “uyuşturucu madde ticareti yapma” suçundanb) Sanıklar ...ve... hakkında “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçundan Dosya incelendi.GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :A) Sanık ... hakkında “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçundan verilen mahkûmiyet hükmünün incelenmesi:Suçun nitelendirilmesinde bir aykırılık bulunmadığından, tebliğnamedeki eleştiriye iştirak edilmemiştir. Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipinin doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;1- Hükümden önce 19.12.2006 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun'la değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191. maddesine göre, “uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmış olan sanık hakkında” hapis cezasına hükmolunmadan sadece “tedavi ve denetimli serbistlik tedbiri” uygulanmasına karar verilmesinin mümkün olduğu, sözü edilen maddede öngörülen seçeneklerden biri uygulanırken yasal gerekçe gösterilmesi, gerekçenin somut olgulara ve davranışlarına bağlı olarak sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uyup uymayacağının değerlendirilmesine dayanması gerektiği gözetilmeden, gerekçesiz olarak “ceza ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin” birlikte uygulanması,2- Kabule göre; sanık hakkında sonuç olarak 10 ay hapis cezasına ve ayrıca tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine hükmolunduğu, 5237 sayılı TCK'nın 191. maddesinin yedinci fıkrasına göre sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uyması durumunda hapis cezasının infaz edilmiş sayılacağı ve bu durumun “özel bir erteleme” niteliğinde olduğu, TCK’nın 53. maddesinin dördüncü fıkrasında kısa süreli hapis cezası ertelenmiş olan kişiler hakkında aynı maddenin birinci fıkrasının uygulanmayacağının öngörüldüğü gözetilmeden; sanık hakkında TCK'nın 53. maddesinin uygulanması,Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün BOZULMASINA,B) Sanık ... hakkında “uyuşturucu madde ticareti yapma” suçundan verilen mahkûmiyet hükmünün incelenmesi:Diğer sanık ...'le ilgili uygulama karşısında, sanık hakkında TCK'nın 192. maddesinin 3. fıkrasında öngörülen etkin pişmanlık hükmünün uygulanmasının koşulları bulunmadığından, tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipi ile aşağıda belirtilenler dışındaki yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak; 1- Adli para cezasının, 5083 sayılı Kanun’un 1. maddesi ile hükümden sonra 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu'nun 04.04.2007 tarih ve 2007/11963 sayılı kararının 1. maddesi uyarınca Türk Lirası (TL) olarak belirlenmesinde zorunluluk bulunması,2- TCK’nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, aynı maddenin 1. fıkrasının (c) bendindeki “velayet hakkından; vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun” sadece sanığın kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoy dışındakiler yönünden ise yoksunluğun hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden böyle bir ayrım yapılmaksızın tüm kişiler açısından koşullu salıverme tarihine kadar sürmesine karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA; ancak bu aykırılıkların yeniden duruşma yapılmaksızın 1412 sayılı CMUK'nın 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan;1- YTL olarak hükmolunan adli para cezasının TL'ye dönüştürülmesi,2- TCK’nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili bölümün hüküm fıkrasından çıkarılması ve yerine “Sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 1 ve 2. fıkraları ile 3. fıkrasının birinci cümlesinin uygulanmasına“ ibaresinin yazılması, Suretiyle, hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,C) Sanık ... hakkında “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçundan verilen mahkûmiyet hükmünün incelenmesi:1- Diğer sanık ...'e ait esrarı bir süre evinde depolayarak sakladığı sabit olan sanığın eyleminin “uyuşturucu madde ticareti yapma” suçunu oluşturduğu; diğer yandan, ...'in soyut beyanı dışında delil bulunmadığı halde, ...'in çuval içinde verdiği esrarı iki gün evinde saklayıp geri verdiğini söylemek suretiyle, ikrarı ile “uyuşturucu madde ticareti yapma” suçunun ortaya çıkmasına yardım ettiği dikkate alınarak; sanığın “uyuşturucu madde ticareti yapma” suçundan TCK'nın 192. maddesinin 3. fıkrası da uygulanarak mahkûmiyeti yerine, suçun niteliğinde yanılgıya düşülerek “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçundan mahkûmiyet hükmü kurulması,2- Kabule göre; sanık hakkında sonuç olarak 10 ay hapis cezasına ve ayrıca tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine hükmolunduğu, 5237 sayılı TCK'nın 191. maddesinin yedinci fıkrasına göre sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uyması durumunda hapis cezasının infaz edilmiş sayılacağı ve bu durumun “özel bir erteleme” niteliğinde olduğu, TCK’nın 53. maddesinin dördüncü fıkrasında kısa süreli hapis cezası ertelenmiş olan kişiler hakkında aynı maddenin birinci fıkrasının uygulanmayacağının öngörüldüğü gözetilmeden; sanık hakkında TCK'nın 53. maddesinin uygulanması,Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan, hükmün BOZULMASINA, CMUK'nın 326. maddesinin 4. fıkrası uyarınca sonuç ceza yönünden sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, D) Sanık ... hakkında “uyuşturucu madde ticareti yapma” suçundan verilen mahkûmiyet hükmünün incelenmesi:Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipi ile aşağıda belirtilenler dışındaki yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak; 1- Adli para cezasının, 5083 sayılı Kanun’un 1. maddesi ile hükümden sonra 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu'nun 04.04.2007 tarih ve 2007/11963 sayılı kararının 1. maddesi uyarınca Türk Lirası (TL) olarak belirlenmesinde zorunluluk bulunması, 2- Adını ve suçla ilgisini açıklayarak, diğer sanık ...'in yakalanmasına ve suçunun ortaya çıkmasına yardım eden sanık hakkında etkin pişmanlıkla ilgili TCK'nın 192. maddesinin 3. fıkrasının uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,3- TCK’nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, aynı maddenin 1. fıkrasının (c) bendindeki “velayet hakkından; vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun” sadece sanığın kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoy dışındakiler yönünden ise yoksunluğun hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden böyle bir ayrım yapılmaksızın tüm kişiler açısından koşullu salıverme tarihine kadar sürmesine karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA,11.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.