Yüksek Adalet Bakanlığı'nın, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki hükmün infaz aşamasında...Asliye Ceza Mahkemesi'nce verilen talebin reddine ilişkin 11.01.2013 tarihli 2007/714 esas ve 2012/41 ek karar sayılı kararın kanun yararına bozulmasına yönelik talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca dava dosyasının 10.09.2013 tarihli ihbar yazısı ekinde Dairemize gönderildiği anlaşıldı.Dosya incelendi.GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:İncelenen dosyadan;a)...Asliye Ceza Mahkemesi'nce 31.01.2012 tarihinde 2007/714 esas ve 2012/41 karar sayı ile sanığın TCK'nın 191/1 maddesi gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, ayrıca aynı Kanun'un 191/2 maddesi gereğince tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına hükmedildiği,b) Hükmün 31.10.2012 tarihinde kesinleştiğinden bahisle infaza verildiği, infaz aşamasında Cumhuriyet savcısının "7 yıl 6 aylık zamanaşımının kararın kesinleşmesinden önce olan 02.07.2012 tarihinde dolduğu" belirterek sanık hakkındaki kamu davasının ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiği,c)...Asliye Ceza Mahkemesi'nce 11.01.2013 tarihinde 2007/714 esas ve 2012/41 ek karar sayılı kararı ile "kesinleşmiş hükümlerdeki kanuna aykırılık nedeniyle ancak Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından CMK 309. madde ve devamı hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığından kanun yararına bozma yoluna gidilmesi talebinde bulunulabileceği" gerekçesi ile talebin reddinine karar verildiğiAnlaşılmıştır.Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında; «Mahkumiyete konu suçun kanunda öngörülen cezasının nev'i ve süresine göre, suçun işlendiği 02/01/2005 ile kararın kesinleştirildiği 07/11/2012 tarihleri arasında 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 102/4 ve 104/2. maddelerinde belirtilen 7 yıl 6 aylık dava zamanaşımı süresinin dolmuş bulunduğu cihetle, davanın ortadan kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.» denilerek,...Asliye Ceza Mahkemesi'nin 11.01.2013 tarihli kararının bozulması istenmiştir.Tebligat Kanunu’nun 10. maddesinde, “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır ” hükmü öngörülmüştür.Dosya kapsamına göre,...Asliye Ceza Mahkemesi'nin 31.01.2012 tarihli hükmünün, sanığın duruşmada bildirdiği adres yerine, mernis adresine tebliğinin usulsüz olduğu, sanığa tebliğ edilmemesi nedeniyle temyiz yolu açık olan hükmün henüz kesinleşmediği anlaşıldığından, hukuki geçerliliği bulunmayan 11.01.2013 tarihli karara yönelik kanun yararına bozma isteğinin REDDİNE, dosyanın Adalet Bakanlığı'na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine, 10.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.