Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1562 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 12918 - Esas Yıl 2013





Yüksek Adalet Bakanlığı’nın, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkında ... Sulh Ceza Mahkemesi'nce 26.02.2013 tarihinde 2012/1256 esas ve 2013/257 karar sayı ile verilen mahkûmiyet hükmünün kanun yararına bozulmasına ilişkin talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 30.10.2013 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.Dosya incelendi.GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:Mahkemece sanığın TCK'nın 191/1, 62, 50 ve 52. maddeleri uyarınca 6.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına hükmolunmuştur. Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında;«Dosya kapsamına göre;1- 19/12/2006 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanunla değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191. maddesinde, uyuşturucu madde kullanmış olan sanık hakkında, birinci fıkraya göre cezaya hükmedilmeden ikinci fıkra gereğince sadece tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine karar verilebileceği gibi, altıncı fıkranın yollaması uyarınca birinci fıkradaki ceza ile birlikte ikinci fıkradaki tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine de hükmedilebileceğinin öngörüldüğü, uyuşturucu madde kullanmış olan sanık hakkında; belirtilen iki seçenekten biri uygulanırken, nedenleri tartışılıp, dosya kapsamına uygun, somut, yasal ve yeterli gerekçenin gösterilmesinin gerektiği; ayrıca, aynı maddenin ikinci veya altıncı fıkralarındaki ihtimallerden hangisi tercih edilirse edilsin, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine hükmedilmesinde zorunluluk bulunduğu, belirtilen tedbirlerin uygulanması yönünden, mahkemeye takdir hakkı tanınmadığı ve 5237 sayılı Kanun’un 191. maddesinin altıncı fıkrasının uygulanabilmesinin koşulu olarak, aynı fıkranın son cümlesinde öngörülen “Ancak, bunun için kişi hakkında bu suç nedeniyle önceden tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine karar verilmemiş olması gerekir.” hükmü karşısında, daha önce aynı eylem nedeniyle hakkında tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine hükmedilmemiş olan sanık hakkında, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine de hükmedilmesi gerektiği gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesinde,2- Gerekçeli kararda, uyuşturucu madde kullanıcısı sanık hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2. maddesi uyarınca, tedavi süresince denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına hükmolunmasına karar verildiği belirtildiği halde, hüküm kısmında, sanığın tedavi ve denetimli serbestliğe tâbi tutulduğuna ilişkin bir ibareye yer verilmeyerek çelişkiye neden olunmasında,İsabet görülmemiştir.» denilerek, belirtilen hükmün bozulması istenmiştir.Anayasa’nın 40/2, 5271 sayılı CMK’nın 34/2, 231/2 ve 232/6. maddeleri uyarınca, hüküm ve kararlarda, başvurulacak kanun yolu, başvuru yapılacak merci, başvuru şekli ve süresinin açıkça ve ilgiliyi yanıltmayacak biçimde gösterilmesi gerekmektedir. Sanığın yüzüne karşı verilen incelemeye konu hükümde, kanun yoluna başvuru süresinin “tefhimden itibaren" yerine, yanıltıcı biçimde “kararın tebliğinden itibaren” başlayacağının belirtildiği, kanun yoluna başvuru süresinin tebliğden itibaren başlayacağı belirtilerek ve gereken diğer tüm hususlar da yazılarak hükmün sanığa tebliğ edilmesinin gerektiği, yasa yolu bildiriminin eksikliği nedeniyle hükmün kesinleşmediği anlaşıldığından; 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin (1). fıkrası uyarınca, ancak temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar ya da hükümler hakkında kanun yararına bozma yoluna başvurulabilmesi karşısında; bu aşamada yerinde görülmeyen kanun yararına bozma isteğinin REDDİNE, dosyanın adı geçen Mahkemeye iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine, 10.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.