Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1423 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 13218 - Esas Yıl 2012





Yüksek Adalet Bakanlığı’nın, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkında ... Sulh Ceza Mahkemesi'nce 25.11.2011 tarihinde 2010/2470 esas ve 2011/1788 karar sayı ile verilen mahkûmiyet hükmünün kanun yararına bozulmasına ilişkin talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 04.05.2012 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı. Dosya incelendi.GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:Mahkemece sanığın TCK'nın 191/1, 50/1 maddeleri gereğince 6.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına hükmolunmuştur.Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında;«19/12/2006 tarihli ve 26381 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5560 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun'un 7. maddesi ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191. maddesi değiştirilmiş ve bu madde uyarınca, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak suçundan dolayı yapılacak yargılama sonucunda mahkemelere iki seçenek sunulmuş olup, anılan maddenin 2. fıkrası gereğince hüküm vermeden önce uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi hakkında tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine; kullanmamakla birlikte, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi hakkında denetimli serbestlik tedbirine karar verilebileceği, aynı maddenin 5. fıkrasına göre de, tedavinin ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranan kişi hakkında açılmış olan davanın düşmesine karar verilmesi gerektiği, aksi takdirde, davaya devam olunarak hüküm verilmesi gerekeceği, diğer bir durumda ise, mahkemece 6. fıkra uyarınca uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişinin, hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmaktan dolayı eczaya hükmedildikten sonra da iki ilâ dördüncü fıkralar hükümlerine göre tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine tâbi tutulabileceği ve bu durumda hükmolunan cezanın infazının erteleneceği, 7. fıkra gereğince kişinin mahkûm olduğu cezanın, tedavinin ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranması hâlinde İnfaz edilmiş sayılacağı, aksi takdirde derhal infaz edilmesi gerekeceği cihetle, mahkemenin bu hususları tanışarak sanığın hukukî durumunu tayin ve takdir etmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.» denilerek, belirtilen hükmün bozulması istenmiştir.Tebligat Kanunu’nun 11. maddesinde, “Vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır” hükmü öngörülmüştür.Dosya kapsamına göre, yokluğunda verilen kanun yararına bozma isteğine konu...Sulh Ceza Mahkemesi'nin 25/11/2011 tarihli hükmünün, sanığın müdafii olan Av. ... yerine sanığa tebliğinin usulsüz olduğu, hükmün sanık müdafiine tebliğ edilmemesi nedeniyle kesinleşmediği anlaşıldığından; 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin (1). fıkrası uyarınca, ancak temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar ya da hükümler hakkında kanun yararına bozma yoluna başvurulabilmesi karşısında; bu aşamada yerinde görülmeyen kanun yararına bozma isteğinin REDDİNE, dosyanın adı geçen Mahkemeye iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine, 03.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.