Esas No : 2013/12222 Karar No : 2014/1409Tebliğname No : KYB- 2013/250967Yüksek Adalet Bakanlığı’nın, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık U.. U.. hakkında Ankara 13 Sulh Ceza Mahkemesi'nce 29.01.2013 tarihinde 2012/283 esas ve 2013/89 karar sayı ile verilen mahkûmiyet hükmünün kanun yararına bozulmasına ilişkin talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 10.09.2013 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı. Dosya incelendi.GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:Mahkemece sanığın TCK'nın 191. maddesinin 1. fıkrası ve 62. maddesi uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına hükmolunmuştur. Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, «19/12/2006 tarihli ve 26381 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5560 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun'un 7. maddesi ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191. maddesi değiştirilmiş olup, bu madde uyarınca, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak suçundan dolayı yapılacak yargılama sonucunda mahkemelere 2 seçenek sunulmuş olup, anılan maddenin 2. fıkrası gereğince hüküm vermeden önce uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi hakkında, tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine; kullanmamakla birlikte, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi hakkında, denetimli serbestlik tedbirine karar verilebileceği, aynı maddenin 5. fıkrasına göre de, tedavinin ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranan kişi hakkında açılmış olan davanın düşmesine karar verilmesi gerektiği, aksi takdirde, davaya devam olunarak hüküm verilmesi gerekeceği, diğer bir durumda ise, mahkemece 6. fıkra uyarınca uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmaktan dolayı cezaya hükmedildikten sonra da iki ilâ dördüncü fıkralar hükümlerine göre tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine tâbi tutulabileceği ve bu durumda, hükmolunan cezanın infazının erteleneceği, 7. fıkra gereğince kişinin mahkûm olduğu cezanın, tedavinin ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranması hâlinde, infaz edilmiş sayılacağı, aksi takdirde, derhal infaz edilmesi gerekeceği cihetle, mahkemesince bu hususların tartışılarak sanığın hukukî durumunun tayin ve takdir edilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar vermesinde isabet görülmemiştir.» denilerek, belirtilen hükmün bozulması istenmiştir.Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 21.05.2013 tarih ve 2013/280-250 sayılı, aynı tarih 2012/1536 esas, 2013/251 karar sayılı ve 01.10.2013 tarih ve 2013/444-402 sayılı kararlarında da belirtildiği üzere, hükümden önce 19.12.2006 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun'la değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191. maddesinde, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmış olan sanık hakkında, birinci fıkraya göre doğrudan hapis cezasına hükmolunabileceği gibi, birinci fıkraya göre cezaya hükmedilmeden ikinci fıkra gereğince sadece tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine karar verilebileceği ya da altıncı fıkranın yollaması uyarınca birinci fıkradaki ceza ile birlikte ikinci fıkradaki tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine hükmedilebileceği öngörülmüştür.5560 sayılı Kanun'la değişik TCK'nın 191. maddesinin 2. fıkrasındaki ''karar verebilir'' ve 6. fıkrasının 1. cümlesindeki ''tâbi tutulabilir'' ibareleri dikkate alındığında, sanık hakkında tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine karar verme, zorunlu olmaktan çıkarılarak hakimin takdirine bırakılmıştır. Uyuşturucu madde kullanmış olan sanık hakkında; belirtilen üç seçenekten biri uygulanırken, yasal ve yeterli gerekçe gösterilmesi, gerekçenin somut olgulara ve sanığın davranışlarına dayanması gerekmektedir.Mahkemece belirtilen üç seçenekten biri uygulanırken gerekçe gösterilmiş ise gösterilen gerekçenin yerinde olup olmadığı olağan yasa yolu incelemesinde denetlenebilir ise de, olağanüstü bir yasa yolu olan kanun yararına bozma isteği üzerine denetlenemez. Ancak Mahkemece seçeneklerden biri tercih edilirken hiç gerekçe gösterilmemiş ise bu durum kanun yararına bozma konusu yapılabilir. Diğer yandan, açıkça yasaya aykırı olan veya kendi içinde çelişen bir gerekçe, gerekçe sayılmaz.Somut olayda; Mahkemece uyuşturucu madde kullanan sanık hakkında, herhangi bir gerekçe gösterilmeden doğrudan ceza seçeneğine göre hüküm kurulması yasaya aykırı olup, kanun yararına bozma talebi bu nedenle yerinde görüldüğünden; Ankara 13. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 29.01.2013 tarihli 2012/283 esas ve 2013/89 karar sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı maddenin 4. fıkrasının (b) bendi uyarınca yeniden yargılama yapılarak, sonucuna göre gereken hükmün verilmesi için, dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na iadesine, 03.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.