Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 10707 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 10303 - Esas Yıl 2006
Karşılıksız çek keşide etmek suçundan çeşitli mahkemelerce verilen para cezaları ile hükümlü C.... G....... hakkındaki cezaların içtima ettirilerek neticeten 191.428.37.-YTL para cezasının 1617 gün olarak hapse çevrilerek, azami had itibariyle 3 yıl olarak infazına ilişkin İstanbul 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.01.2006 gün ve 2006/5 müteferrik sayılı kararına yönelik itiraz üzerine, itirazın kabulü ile 191.428.37.-YTL para cezası karşılığı 1617 günün 4 yıl 5 ay 7 gün hapis cezası olarak infazına ilişkin İSTANBUL 4. Ağır Ceza Mahkemesince verilen karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığı'nın Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 28.06.2006 gün ve 29170 sayılı kanun yararına bozma talebi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 12.07.2006 gün ve 2006/156973 sayılı tebliğnamesi ile dosya Dairemize gönderilmekle incelenip, gereği görüşülüp düşünüldü:Kanun yararına bozma talebi ve tebliğnamede, "Sanık hakkında hükmolunan para cezalarının ödenmemesi sebebiyle yerine çektirilecek hapis cezasının 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun'un 5/11. maddesi gereğince 3 yıldan fazla olamayacağı gözetilmeden, itirazın reddi yerine, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir." denilerek, İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin anılan kararının bozulması istenmiştir.765 sayılı TCK'nın 77/4. maddesinde, "Birleştirilen para cezalarının şahsi hürriyeti bağlayıcı bir cezaya çevrilmesi halinde bu ceza müddeti beş seneyi geçemez." hükmüne yer verilmiş, 647 sayılı Kanun'un 5/11. maddesinde ise, "Para cezası yerine getirilen hapis cezası 3 yılı geçemez. Türk Ceza Kanununun 84. maddesi hükmü saklıdır." hükmü öngörülmüştür.647 sayılı Kanun'un 5/11. maddesi, tek bir hüküm ile verilen para cezasının ödenmemesi nedeniyle hapis cezasına çevrilmesi durumundaki azami sınırı göstermekte iken, 765 sayılı TCK'nın 77/4. maddesi, birden fazla hükümle verilen para cezalarının toplanması sonucu bulunan cezanın ödenmemesi nedeniyle çevrilen hapis cezasının üst sınırını göstermektedir. Bu nedenle, daha sonra yürürlüğe giren 647 sayılı Kanun'un 5/11. maddesi hükmüyle, 765 sayılı TCK'nın 77/4. maddesindeki 5 yıl sınırının 3 yıla indirildiğini kabul etmek mümkün değildir. Somut olayda, yedi ayrı mahkeme hükmüyle verilen para cezalarının içtimai söz konusu olup, her bir para cezasının hapis cezasına dönüştürülmesi sonucunda bulunan hiçbir ceza üç yıldan fazla değildir ve toplanan para cezasının dönüştürüldüğü hapis cezasının üst sınırı da beş yıldır. Bu nedenle kanun yararına bozma talebine dayanan ihbarnamede ileri sürülen düşünce yerinde olmayıp, itiraz merciinin gerekçesi yasaya uygundur. Ancak, toplam hapis süresi kararda belirtildiği şekilde 1617 gün olmayıp, 1914 gündür ve 5 yıl 2 ay 29 güne tekabül etmektedir. Böylelikle hükümlünün yatacağı süre, itiraz merciince yapılan hesaplama sonucu bulunan ceza miktarı olan 4 yıl 5 ay 7 gün hapis olmayıp, azami sınır olan 5 yıldır. Bu nedenle, İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 30.03.2006 gün ve 2006/233 müteferrik sayılı kararının 5271 sayılı CMK'ın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA; aynı Kanun'un 309/4-a maddesi uyarınca dosyanın müteakip işlemlerin yapılması için anılan mahkemeye gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı makamına TEVDİİNE, 27.09.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.