Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 1044 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 7898 - Esas Yıl 2013
Yüksek Adalet Bakanlığı’nın, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkında ... Sulh Ceza Mahkemesi'nce 18.10.2011 tarihinde 2011/174 esas ve 2011/869 karar sayı ile verilen mahkûmiyet hükmünün kanun yararına bozulmasına ilişkin talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 22.05.2013 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı. Dosya incelendi.GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:Mahkemece sanığın TCK'nın 191/1, 50 maddeleri gereğince 6.000,00 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına, aynı Kanun'un 191/6. maddesi gereğince sanık hakkında tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına yer olmadığına hükmolunmuştur.Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında; «Dosya kapsamına göre, 19/12/2006 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanunla değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191. maddesinde, uyuşturucu madde kullanmış olan sanık hakkında, birinci fıkraya göre cezaya hükmedilmeden ikinci fıkra gereğince sadece tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine karar verilebileceği gibi, altıncı fıkranın yollaması uyarınca birinci fıkradaki ceza ile birlikte ikinci fıkradaki tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine de hükmedilebileceği öngörüldüğü, uyuşturucu madde kullanmış olan sanık hakkında; belirtilen iki seçenekten biri uygulanırken, nedenleri tartışılıp, dosya kapsamına uygun, somut, yasal ve yeterli gerekçenin gösterilmesinin gerektiği; ayrıca, aynı maddenin ikinci veya altıncı fıkralarındaki ihtimallerden hangisi tercih edilirse edilsin, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine hükmedilmesinde zorunluluk bulunduğu, belirtilen tedbirlerin uygulanması yönünden, mahkemeye takdir hakkı tanınmadığı ve 5237 sayılı Kanun'un 191. maddesinin altıncı fıkrasının uygulanabilmesinin koşulu olarak, aynı fıkranın son cümlesinde öngörülen "Ancak, bunun için kişi hakkında bu suç nedeniyle önceden tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine karar verilmemiş olması gerekir." hükmünün, iddianamede belirtilen davaya konu aynı eylem nedeniyle, anılan maddenin ikinci fıkrası uyarınca daha önce tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine hükmedilmemiş olması gerektiğini ifade ettiği gözetilmeksizin; sanığın, gerçekleştirdiği başka bir eylem sebebiyle açılan başka bir dava sonucu tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine karar verildiği gerekçesiyle, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine hükmolunmamasında isabet görülmemiştir.» denilerek, belirtilen hükmün bozulması istenmiştir.Tebligat Kanunu’nun 10. maddesinde, “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır ” hükmü öngörülmüştür.Dosya kapsamına göre, sanığın duruşmada bildirdiği adres yerine, yokluğunda verilen... Sulh Ceza Mahkemesi'nin 18.10.2011 tarihli kararının, sanığın mernis adresine tebliğinin usulsüz olduğu, sanığa tebliğ edilmemesi nedeniyle temyiz yolu açık olan kararın henüz kesinleşmediği, belirtilen nedenle kanun yararına bozma talebine konu ... Sulh Ceza Mahkemesi'nin 18.10.2011 tarihli ve 2011/174 esas ve 2011/869 karar sayılı kararının bu aşamada incelemeye konu edilmesi olanaklı olmadığından, kanun yararına bozma isteğinin REDDİNE, dosyanın Adalet Bakanlığı'na sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine, 17.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.