Mahkemesi :İş Mahkemesi Asıl dava, davacının yaşlılık aylığının iptaline yönelik Kurum işleminin iptali, birleşen dava ise, davacı Kurumun yersiz ödenen yaşlılık aylıklarının tahsili istemine ilişkindir.Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Hükmün, davalı-davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.1-Davanın yasal dayanağı; 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 7. maddesindeki; “Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı, 02.09.1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17.10.1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17.10.1983 tarihli ve 2926 sayılı, 08.06.1949 tarihli ve 5434 sayılı kanunlar ile 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun geçici 20. maddesine göre sandıklara tâbi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları Kanun hükümlerine göre değerlendirilirler.” düzenlemesi ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı gereği 1479 sayılı Kanunun 24,25 ve 506 sayılı Kanunun Geçici 81. maddesi ile 5510 sayılı Kanunun 96. maddeleridir.Davaya konu somut olayda, davacı Kurumca oda kaydına dayalı olarak 22.03.1985-31.01.1989 tarihleri arasında 1479 sayılı Kanuna tabi sigortalı kabul edildiği, anılan sigortalılık süreleri de gözetilerek 5079 gün prim gün sayısı üzerinden 506 sayılı Kanun hükümleri gereğince davacıya 01.10.2000 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlandığı, 22.03.1985-31.01.1989 tarihleri arasında davacıya ait oda kaydındaki usulsüzlükler nedeni ile anılan dönemdeki sigortalılığın iptali sonrası tahsis şartlarının bulunmadığı gerekçesi ile ödenen aylıkların borç kaydedildiği, davacının ihtilaf konusu dönemde vergi ve sicil kayıtlarının bulunmadığı anlaşılmaktadır.Mahkemece, davacının ihtilaf konusu dönemde oda kaydındaki usulsüzlük nedeni ile anılan yasal düzenlemeler kapsamında zorunlu sigortalılık şartlarını taşımadığının kabulü ve 506 sayılı Kanuna tabi sigortalılık sürelerine göre 01.08.2008 tarihinden itibaren anılan Kanunun Geçici 81.maddesi çerçevesinde yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti isabetli ise de, davacıya 506 sayılı Kanuna tabi sigortalılık süreleri üzerinden 01.08.2008 tarihinden itibaren bağlanması ve ay be ay ödenmesi gereken yaşlılık aylığı miktarları Kurumdan sorularak, yersiz ödenen yaşlılık aylıklarından 5510 sayılı Yasanın 96. maddesinin “Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü ödemeler;a)Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden, … itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır. Alacakların yersiz ödemelere mahsubu, en eski borçtan başlanarak borç aslına yapılır, kanunî faiz kalan borca uygulanır. …” hükmünü çerçevesinde, mahsubu yapılarak varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, davacının aylık miktarına yönelik bir talebi bulunmadığı halde, hatalı değerlendirme ile bilirkişi tarafından hesaplanan aylık miktarı esas alınarak, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.2-01.11.2011 tarihinden itibaren bağlanan yaşlılık aylığında davacıya Kurumca yapılan birikmiş aylık ödemesi olan 1599,58 TL.nin davacının Kurumdan alacağı olarak kabul edilip yersiz ödenen aylıkların mahsubunda esas alınarak mükerrer ödemeye sebep olacak şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalı-davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 25.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.