Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 982 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 18813 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) MahkemesiDava, ölüm gelirlerine hak kazanıldığının tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Hükmün davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 21.04.2007 tarihinde iş kazası sonucu yaşamını yitirdiğini ileri sürdüğü eşi üzerinden ölüm geliri bağlanması için 01.05.2007 günü davalı Kuruma başvuran davacının isteminin, eşin, hizmet akdine tabi çalışması bulunmadığından kazanın iş kazası olarak değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle reddedildiği, 19.03.2009 tarihli ikinci başvuruya da olumsuz cevap verilmesi üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmakta olup kendisiyle birlikte çocuklarına ölüm geliri bağlanmasına ilişkin davada mahkemece yapılan yargılamada, Kurum saptaması yerinde görülerek talep reddedilmiştir. Davanın temel yasal dayanakları 506 sayılı Kanunun 2, 4, 11, 12, 23. maddeleridir. Anılan Kanunun İş Kazalarıyla Meslek Hastalıkları Sigortası hükümleri içerisinde yer alan 12. maddesinde, iş kazası durumunda sağlanan yardımlar arasında, yaşamını yitiren sigortalının hak sahiplerine gelir bağlanmasına yer verilmiş, 23. maddede, iş kazası sonucu ölümlerde eşe ve çocuklara gelir bağlanabilmesinin koşulları sıralanmış olup şu durumda ölüm geliri tahsisi için “sigortalı” konumundaki kişinin “iş kazası” sonucu yaşamını yitirmiş olması zorunludur. Diğer taraftan 11. maddede iş kazasının tarifi yapılarak maddede sayılı hal ve durumlardan birinde meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedence veya ruhça arızaya uğratan olayların iş kazası olduğu belirtilmekle iş kazasından söz edilebilmesi için 506 sayılı Kanuna tabi zorunlu sigortalılık olgusunun varlığı aranmıştır. Zorunlu sigortalılık ise 2. maddede düzenlenerek bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanların bu Kanuna göre sigortalı sayılacakları belirtilmiş, 4. maddede de bu Kanunun uygulanmasında 2. maddede belirtilen sigortalıları çalıştıran. gerçek veya tüzel kişilerin “işveren”, işveren nam ve hesabına işin yönetimi görevini yapan kimselerin “İşveren vekili” olduğu, bu Kanunda geçen işveren deyiminin işveren vekilini de kapsadığı, işveren vekilinin bu Kanunda belirtilen yükümlülüklerinden dolayı aynen işveren gibi sorumlu olduğu açıklanmıştır. Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında davacının istemi ile Kurumun red dayanak ve gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, uyuşmazlığın çözümü öncelikle, ölümle sonuçlanan kazanın 506 sayılı Kanun hükümleri kapsamında iş kazası olup olmadığının belirlenmesini gerekli kıldığından işveren olarak benimsediği kişi/kişiler davacıdan sorulmak suretiyle tespit edilip verilecek karar hak alanlarını ilgilendirdiğinden bu kişi veya kişilerin yöntemince davaya katılımları sağlanmalıdır. Sonrasında, hizmet akdine tabi çalışmanın gerçekleşip gerçekleşmediği açıklıkla ortaya konularak kazanın iş kazası niteliğinde olup olmadığı saptanmalı, gerektiğinde tahsis koşulları da irdelendikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır. Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu, öngörülen gereklilikler yerine getirilmeden yargılama yapılıp karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının isteği durumunda davacıya geri verilmesine, 22.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.