Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkeme, ilâmında belirtildiği biçimde davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Somut olay incelendiğinde; sigortalılık süresinin fiili olmaması nedeniyle yersiz ödeme yapıldığı için 49957,90 TL asıl ve 37275,10 TL faiz olmak üzere toplam 87233,00 TL'nin tahsili için Kurum'un yaptığı ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali için işbu davanın açıldığı, mahkemece, davalının 49327,10 TL borcu bulunduğu anlaşıldığından, bu miktar üzerinden takibin devamına ve bu miktara ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faiz uygulanmasına dair karar verilmesine karşılık, davacı aleyhine hükmedilen vekalet ücretinin (87233,00-49237,10) 37995,90 TL üzerinden hesaplandığı, ne var ki, ödeme tarihlerinden itibaren yasal faiz uygulanmasına hükmedildiği için faiz hesabı yapılıp kabul ve red miktarı belirlenerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması yerinde görülmemiştir.Davanın yasal dayanaklarından olan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun icra takip tarihinde yürürlükte olan 67. maddesinin ikinci fıkrasında, borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse, alacaklı yararına ve istem üzerine tarafların durumuna, davanın ve hüküm altına alınan şeyin tahammülüne göre, hüküm altına alınan tutarın %40’ından aşağı olmamak üzere uygun bir tazminata karar verileceği yönünde düzenleme öngörülmüştür. İtirazın iptali davalarında icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, diğer koşulların yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Anılan tür bir alacaktan söz edilebilmesi için ise gerçek tutarın belli ve sabit olması veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için alacağın tüm unsurlarının bilinmesi ya da bilinebilecek durumda bulunması gereklidir. Buna göre, alacağın likit nitelikte olduğunun kabulü için borçlu tarafından tutarın araştırılarak belirlenmesi olanağının varlığı yeterlidir. Mahkemece kabul edilen asıl alacak niteliğindeki yersiz ödenen ve icra takibine konu yapılan giderlerin, takip ve dava tarihi itibarıyla varlığı ve tutarının belli ve sabit olduğu dolayısıyla, likit nitelikte olduğu belirgin bulunduğundan, davacı Kurum yararına kabul edilen asıl alacak üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde talebin reddine kararı verilmesi usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 14.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.