Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 971 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 25367 - Esas Yıl 2012





....Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, bozma üzerine, esas hükümle, davanın kısmen kabulüne; ek kararla da, davacı Kurum vekilinin temyiz dilekçesinin, temyiz süresinin geçtiğinden bahisle reddine karar verilmiştir. Hükmün ve temyiz itirazının reddine ilişkin ek kararın davacı Kurum Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine ek karara ilişkin temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 1- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. (HUMK md. 388-389) maddesinde, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği; Yine, 6100 sayılı Kanunun 321. maddesinde, kararın tefhiminin, mahkemece hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklanması ile gerçekleşeceği, ancak zorunlu hallerde, hakimin bu durumun sebebini de tutanağa geçirmek suretiyle, sadece hüküm özetini tutanağa yazdırarak kararı tefhim edebileceği, bu durumda kararın yazılarak tebliğe çıkarılması gerektiği belirtilmiştir.Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler gözetildiğinde, harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin açıklanmadığı 10.10.2012 günlü kısa karara ilişkin tefhim yeterli bulunmadığından, Kurum yönünden temyiz süresinin, hükmün tebliğinden itibaren başlatılması gerekir. Gerekçeli kararın tebliğ edilmediği gözetildiğinde, davacı Kurum’un 10.12.2012 tarihli temyiz dilekçesi 8 günlük yasal süre içinde verilmiş olacağından; kısa kararın yüze karşı açıklandığı tarih esas alınarak, süre aşımı nedeniyle temyiz itirazının reddine dair 10.12.2012 tarihli ek kararın 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesindeki atıf gözetilip, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 432/son maddesi gereğince BOZULMASINA; 2- İşin esasına gelince; a-) Davaya konu iş kazası sonucu sigortalıya ödenen 1072,20 TL geçici işgöremezlik ödeneğinden, davalının %10 kusur karşılığı 107,22 TL’sinin de hüküm altına alınması gerektiğinin gözetilmemiş olması, isabetsiz bulunmuştur../..-2-b-) 21 Aralık 2011 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren ve karar tarihinde uygulanması gereken Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 12. maddesine göre, ”Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla,) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. Şu kadar ki asıl alacak miktarı 3.333,33 TL’ye kadar olan davalarda avukatlık ücreti, tarifenin ikinci kısmının, ikinci bölümünde, icra mahkemelerinde takip edilen davalar için öngörülen maktu ücrettir. Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez.”Davacının alacak isteminden kabulüne karar verilen miktarın anılan yasa maddesinde belirtilen 3333,33 TL’nin altında ancak 400,00 TL’nin üstünde kaldığı, buna göre, davacı lehine, icra mahkemelerinde takip edilen davalar için belirlenen 400,00 TL vekalet ücreti yerine, eksik vekalet ücretine hükmedilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.Ne var ki; bu aykırılıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hüküm bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesi atıf gözetilip, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır. S O N U Ç : Hüküm fıkrasının birinci bendinde yazılı, “16.10.2001 tarihinden” rakam ve sözcüklerinden sonra gelmek üzere, “107,22 TL geçici işgöremezlik ödeneğinin ödeme tarihinden” rakam ve sözcüklerinin; harca ilişkin ikinci bendinde yazılı, “140,23 TL” rakamları silinerek, yerine, “146,60 TL” rakamlarının; davacı Kurum lehine vekalet ücretine ilişkin üçüncü bendinde yazılı “283,30 TL” rakamları silinerek yerine, “400,00 TL” rakamlarının yazılmasına ve hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 25.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.