Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 968 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 24656 - Esas Yıl 2012





Mahkemesi :...Davacı, eksik işçilik bildirimi nedeniyle tahakkuk ettirilen prim borcundan dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, bozma ilamına uyularak , isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Somut olayda, yemekçilik işyerinde Kurum müfettişlerince yapılan denetim sonucu 01.01.2004-30.04.2004 ve 01.07.2004-30.03.2005 dönemine ilişkin olarak eksik işçilik bildirildiğinden bahisle 1999 tarih ve 16/318 sayılı Genelgede belirtilen % 20 işçilik oranı üzerinden prim, işsizlik primi ve gecikme zammı tahakkuk ettirilmiş, Ünite İtiraz Komisyonunca yapılan itiraz kısmen kabul edilerek işsizlik sigortası yönünden tahakkuk iptal edilmiş, 21.854, 32 TL prim tahakkuk ettirilmiştir. Dairemizin 24.11.2011 tarih ve ... sayılı Bozma ilamında, “resen tahakkuk ettirilen prim ve gecikme zammının iptali istemli davada; anılan işin yürütülmesi için gerekli miktarda işçilik bildirimi yapılıp yapılmadığının; işin niteliği, bünyesinde kullanılan teknoloji, iş yerinin büyüklüğü, benzer işletmelerde çalıştırılan işçi sayısı, ilgili meslek veya kamu kuruluşlarının görüşü gibi unsurların dikkate alınması suretiyle yapılacak bilirkişi incelemesi uyarınca belirlenmesi gerektiği” belirtilmiş, Mahkemece bozma ilamına uyulmasına rağmen ... tarafından düzenlene kapasite raporunda işin 11 işçiyle yürütülebileceğinin belirtildiği, yerel denetimde de 11 işçinin saptandığı, resmi belge olan kapasite raporunun aksinin Kurum'un sübjektif görüşüyle kanıtlanamayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.Öncelikle; 9.5.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bir Mahkemenin Yargıtay dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda; Mahkeme yönünden o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine bozma kararında açıklanan hukuki esaslar çerçevesinde./..-2- hüküm kurmak yükümlülüğü doğar. bu hukuki aşama "usuli kazanılmış hak" olarak adlandırılır. Bu hukuki müessese Mahkemeye; hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esaslar ve istenilenler kapsamında işlem yapmak ve hüküm kurma zorunluluğunu getirir.Uzun yıllardan beri Yargıtay’ın kökleşmiş, sapma göstermeyen uygulamaları ve öğretide benimsenen usuli kazanılmış hak müessesesi, usul hukukun dayandığı vazgeçilmez ana temellerinden biridir.Bu hukuki kuralın ancak iki istisnası bulunmaktadır. Bunlardan biri, Mahkemece Yargıtay bozma kararına uyulduktan sonra görülmekte olan davaya uygulama imkanı olan yeni bir içtihadı birleştirme kararı çıkması; diğeri de, 4.2.1959 gün ve 13/5 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında belirlendiği üzere, hükmüne uyulan bozma kararından sonra görevle ilgili yeni bir yasal düzenlemenin getirilmiş olmasıdır. Olayda; Dairemizin Bozma kararına uyulmakla, meydana gelen usuli kazanılmış hakkın sonuç doğurmayacağı haller de söz konusu değildirMahkemece, açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilmeksizin, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.Mahkemece yapılması gereken, işin yürütülmesi için gerekli miktarda işçilik bildirimi yapılıp yapılmadığının; işin niteliği, bünyesinde kullanılan teknoloji, iş yerinin büyüklüğü, benzer işletmelerde çalıştırılan işçi sayısı, ilgili meslek veya kamu kuruluşlarının görüşü gibi unsurların dikkate alınması suretiyle yapılacak bilirkişi incelemesi sonucu hasıl olacak neticeye göre bir karar vermekten ibarettir. O halde, davalı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 25.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.