Davacı, 264.303.246.160 lira tedavi giderinin yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir. j Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. Davacı Sağlık Bakanlığı, Bandırma Devlet Hastanesinde tedavileri yapılan Bağ-Kur sigortalıları için yapılan tedavi giderlerinin davalı Bağ-Kur'dan tahsilini istemekte olup, Mahkemece; taraftar arasında yapılmış protokolün 12. maddesi hükmü ile, uyuşmazlıkların yargıya intikalinden önce bağlı bulunulan Bakanlıklar arasında ele alınması gerektiği halde, bu prosedüre uyulmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir. Görev konusu kamu düzeni ile ilgili olup, mahkemelerce resen gözetilmesi gerekir. iş Mahkemeleri 5521 sayılı Kanun ile Kurulmuş olan istisnai nitelikte özel mahkemelerdir. 1479 sayılı Kanunun 70. maddesi "Bu kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceğini kurala bağlamıştır. Somut olayda mahkemenin görevini belirlerken, taraflar arasındaki uyuşmazlığın hangi hukuki sebebe dayandığına bakmak gerekir. Sağlık sigortası kapsamında sigortalı ve hak sahiplerine sağlık hizmeti sunmakta olan Bağ-Kur, 1479 sayılı Kanunun Ek 11. maddesine dayanarak kamu ve özel sağlık tesislerinden hizmet satın alarak yükümlülüğünü yerine getirmekte ve bu amaçla hizmet satın aldığı kuruluşlarla sözleşmeler yapmaktadır. Olayımızda, davacı Bakanlık, taraflar arasında imzalanan bu nitelikteki sözleşmeye davalı Kurumun aykırı davrandığını ileri sürmekte, sözleşmeden doğan alacağının tahsilini talep etmektedir. Gerçekten uyuşmazlığın çözümünde 1479 sayılı Kanunun Sağlık sigortası ile ilgili Ek 11-17. maddelerinin uygulama yeri olmadığı gibi uyuşmazlığın bu kanundan doğduğunu ortaya koyacak başkaca bir hükümde mevcut değildir. Bilakis sözleşme hükümlerine aykırılıktan kaynaklanan bu davanın yasal dayanağı Borçlar Kanununun 96 ve devamı maddeleri olduğundan davanın iş mahkemelerinde değil, genel mahkemede görülmesi gerekir. Açıklanan sebeplerle mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde red kararı vermesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır. Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), 16.12.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.