Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9652 - Karar Yıl 2004 / Esas No : 5136 - Esas Yıl 2004





Davacı, Bağ-Kur sigortalılığının 13.9.1993 tarihinde sona erdiğinin tespiti ile aksine olan Kurum işlemlerinin iptaline karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün, taraflar avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.nen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Dava, davacının 13,9.1993 tarihi itibariyle Esnaf Bağ-Kur sigortalılığının sona erdiğinin tespiti istemine İlişkindir. Dosya içeriğinden, Şoförler ve Otomobilciler Odası ile Esnaf ve Sanatkarlar Sicil Memurluğuna 16.5.1990 tarihinde kaydolan davacının bu tarih İtibariyle Kuruma kayıt ve tescilinin yapıldığı, 16.8.1993 tarihinde nakliye işinden dolayı başlayan vergi kaydının 19.8.1997 tarihinde silinmesi üzerine Kurum tarafından sigortalıl??ğının sona erdirildiği, 13.9.1993 tarihinde hizmet akdine dayalı olarak PTT İmaiat, Onarım ve Donatım San. Müessesesinde başlayan çalışması nedeniyle dava dışı Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından sigortalı olarak tescil edildiği, uyuşmazlık konusu yapılan 1993 yılında 122, 1994 yılında 347, 1995 yılında 358, 1996 yılında 360 ve 1997 yılında 346 günlük Kuruma bildirilmiş hizmet süresinin bulunduğu anlaşılmakta olup, toplu iş sözleşmeleri, ücret, ikramiye ve dönem bordroları dosyada yer almaktadır. Mahkemece, istem kısmen kabul edilerek davacının 1.1.1994-19.8.1997 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalısı olmadığının tespitine karar verilmiş ise de; öncelikle, yargılama sonunda verilecek karar hak alanını ilgilendirdiğinden Sosyal Sigortalar Kurumunun yöntemince davaya katılımının sağlanıp, göstereceği kanıtlar toplandıktan sonra yapılacak değerlendirmeye göre hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme sonucu, bu gereklilik yerine getirilmeden davanın sonuçlandırılmış olması isabetsizdir.1479 sayılı Kanunun 24. maddesine göre, kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan vergi yükümlüsü olanlar zorunlu Bağ-Kur sigortalısı sayıldığı gibi, 506 sayılı Kanunun 2. maddesi gereğince, hizmet akdine dayalı olarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar da Sosyal Sigortalar Kurumu sigortalısı olarak kabul edilmiştir. Sosyal güvenlik sistemimize göre bir kimsenin aynı anda iki sosyal güvenlik kuruluşu kapsamında bulunması olanaksızdır. Çifte sigortalılık olarak adlandınlan bu statü, yasalarca kabul edilmemiştir. Somut olayda, davacının çalışmaları hem 1479, hem de 506 sayılı Kanun kapsamına girmektedir. Bağ-Kur sigortalılığı daha önce başladığı için Sosyal Sigortalar Kurumu sigortalılığının geçersiz kabul edilmesi gerektiği düşünülebilir; ancak, davacının Türk Telekomünikasyon A.Ş.nde tüm mesaisini harcayarak çalıştı??ı ve yıllarca sigorta primi ödediği açıktır. Bu durumda davacının baskın çalışması 506 sayılı Kanununa tabi bir işte geçmiş olduğundan, bu çalışmaya üstünlük tanınıp, çekişmeli dönemde Sosyal Sigortalar Kurumu sigortalısı olduğunun kabulü zorunludur. Kaldı ki, taraflar arasındaki çıkarlar dengesi ile hak ve nesafet kuralları dikkate alındığında davacı isteminin yerinde olduğu da anlaşılmaktadır.Mahkemece, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 21.10.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.