... Dava, iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirler ile yapılan harcamadan oluşan Kurum zararının rücuan tahsili istemine ilişkindir.Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davacı... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. (1) Davalı ..... vekilinin temyiz talebi yönünden;Hüküm iş mahkemesi tarafından verilmiş olup, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 8’inci maddesi hükmüne göre, iş mahkemelerinden verilmiş bulunan nihai kararların 8 gün içinde temyiz olunması gerekir.Somut olayda; hüküm davacı vekiline 01.08.2011 tarihinde usulüne uygun olarak tefhim edilmiş, temyiz ise 15.08.2011 tarihinde vuku bulmuştur. Bu duruma göre davada 8 günlük temyiz süresi fazlası ile geçtiğinden 01.06.1990 gün ve..... vekilinin temyiz dilekçesinin süre aşımı yönünden REDDİNE;(2) Davacı Kurum vekilinin temyiz talebi yönünden; (a) Davacı Kurum, 30.08.2007 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucunda ölen sigortalının hak sahibine bağlanan gelirlerden oluşan sosyal sigorta yardımlarının 506 sayılı Kanun’un 26 ve 87’nci maddesi uyarınca rücuan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı işveren ... ait enerji nakil hattı direklerinin bakım ve onarımı işyerinde çalışan./...-2- sigortalı ..., devrilmeye karşı herhangi bir tedbir alınmayan elektrik direğine çıktığı sırada direğin dipten çürüme nedeniyle devrilmesiyle düşmesi sonucu öldüğü,...0, ceza dosyasında mahkûm oldukları ve anılan şirketin sahibi ile şantiye şefi oldukları iddia edilen dava dışı.... % 30 oranında kusurlu olduğunu belirleyen bilirkişi kusur raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.Bilindiği gibi 818 sayılı Borçlar Kanununun 53 ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 74’üncü maddesi hükmü uyarınca hukuk hâkimi kesinleşen ceza dosyasındaki maddi olgu ile bağlıdır. Dosya kapsamından dava dışı üçüncü kişiler aleyhine ceza davası açıldığı ve anılan dava dosyasının suretinin dosya içeriğinde bulunduğu ancak henüz kesinleşmediğinin anlaşılması karşısında; ceza dosyasının sonucu beklenmeli, kesinleştikten sonra dosyaya celbi ile söz konusu şahısların cezalandırılmalarına karar verilmiş olması halinde, işçi sağlığı ve iş güvenliği konularında uzman bilirkişiler kurulu aracılığı ile yeniden kusur incelemesi yaptırılarak, gerek davalıların gerekse zararlandırıcı sigorta olayının oluşumunda kusuru olduğu iddia edilen dava dışı üçüncü kişilerin belirlenen maddi olgular çerçevesinde kusur oran ve aidiyetlerinin belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak, yazılı şekilde hüküm tesisi;(b) Davacı Kurum, iş kazası sonucu ölen sigortalı için yapılan tedavi harcamaların davalılardan müteselsilen tahsili istemiyle ayrı bir dava açmıştır. Anılan dava iş bu dava ile birleştirilmiş, ancak birleşen dava hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiştir. Birleşen davaların tahkikat aşaması ortak olmakla birlikte, birbirinden bağımsızdır. Davalar birleşmekle bağımsızlığını kaybetmez. Bu nedenle, Mahkemece, her dava ile ilgili ayrı ayrı karar verilmesi gerekirken, birleşen dava ile ilgili olumlu ya da olumsuz herhangi bir karar verilmemesi;(c) Davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun 87’nci maddesinde “aracı” olarak, mevzuat, öğreti ve içtihatlarda ise alt işveren, taşeron, tali işveren, alt müteahhit ve alt ısmarlanan gibi adlarla anılan üçüncü kişi, aynı maddede; “Bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde işverenden iş alan ve kendi adına sigortalı çalıştıran” olarak tanımlanmıştır. Anılan madde hükmüne göre; “sigortalılar üçüncü bir kişinin aracılığı ile işe girmiş ve bununla sözleşme yapmış olsalar bile, bu Kanunun işverene yüklediği ödevlerden dolayı, aracı olan üçüncü kişi ile birlikte asıl işveren de sorumludur.” Davacı Kurum, zararlandırıcı sigorta olayından kaynaklanan sosyal sigorta yardımlarını “asıl işveren” sıfatıyla davalı ......’nden rücuan tahsilini istemiştir. Hükme esas alınan../...-3- bilirkişi kusur raporundaki davalı ... Anonim Şirketi’nin asıl işveren olmadığı ve kusur atfedilemeyeceği görüşüne istinaden, Mahkemece, anılan davalı yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Ancak ceza dosyası içeriğinde yer alan ve davalılar arasında akdedilen “...”na ilişkin 11.05.2007 tarihli bir sözleşme kapsamı ile tanık beyanlarından; davalı ... .... ve 3 köyün elektrik tesisleri bakım ve onarım işlerinin davalı .... verildiği, yapılan işin malzemesiz işçilik niteliğinde olduğu, sözleşmeye konu bakım ve onarım işlerinin yapıldığı saha içinde davalı ... .. görevli çalışanlarının olduğu ve özellikle ağaç direklerin çürük olup olmadıklarının kontrolünün her iki şirket elemanlarınca birlikte yapıldığı, işin belirli bir bölümünün işten tümüyle el çekilmeden davalı diğer şirkete devredildiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca davalı .....’nin işi anahtar teslimi devrinin söz konusu olmadığı ortadadır. Bu durumda davalı ... . Şirketi’nin asıl işveren niteliğinde olduğu ve 506 sayılı Kanunun 26 ve 87’nci maddeleri kapsamında sorumlu olduğu hususu gözetilmeksizin eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirme ile hakkındaki davanın reddine hükmedilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O halde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 25.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.