Mahkemesi : Osmaniye İş Mahkemesi Tarihi : 09.04.2013No : 2012/348-2013/426Dava, tedavi gideri bedeline ilişkin olarak ödenmeyen 2.000 TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte ödenmesi istemine ilişkindir.Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki belgeler okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Emekli Sandığı iştirakçisi (Öğretmen) olan davacının hak sahibi eşi Y. A.’e konulan “Keratokonus” göz hastalığı nedeniyle, sevk zincirine uyulmak suretiyle başvurulan kurum sağlık tesislerinde yapılamaması üzerine yapılması uygun ve gerekli görülen “Çift göz corneal cross Linking (ccl)” tedavisinin özel sağlık kuruluşunda 02.10.2010 günlü faturayla 2.000,00 TL’ye yapılmış; davalı Kurum, anılan tedavinin SUT içerisinde yer almadığı gerekçesiyle ödeme yapmaması üzerine eldeki bu dava açılmıştır. 5510 sayılı Yasanın “Finansmanı Sağlanan Sağlık Hizmetleri ve Süresi” başlıklı 63. maddesinin (f) bendi, “Yukarıdaki bentler gereğince sağlanacak sağlık hizmetleriyle ilgili teşhis ve tedavileri için gerekli olabilecek kan ve kan ürünleri, kemik iliği, aşı, ilaç, ortez, protez, tıbbî araç ve gereç, kişi kullanımına mahsus tıbbî cihaz, tıbbî sarf, iyileştirici nitelikteki tıbbî sarf malzemelerinin sağlanması, takılması, garanti süresi sonrası bakımı, onarılması ve yenilenmesi hizmetleri Kurum, finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerinin teşhis ve tedavi yöntemleri ile (f) bendinde belirtilen sağlık hizmetlerinin türlerini, miktarlarını ve kullanım sürelerini, ödeme usûl ve esaslarını Sağlık Bakanlığının görüşünü alarak belirlemeye yetkilidir. Kurum, bu amaçla komisyonlar kurabilir, ulusal ve uluslararası tüzel kişilerle işbirliği yapabilir. Komisyonların çalışma usûl ve esasları Maliye Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığının görüşü alınarak Kurumca belirlenir.” düzenlemesini içermekte; aynı Yasanın 64. maddesinde finansmanı sağlanmayacak sağlık hizmetleri arasında, davacının gördüğü tedavi yer almamaktadır. Yasayla tanınan olanağın, yasal düzenlemeye dayalı olarak çıkarılan Yönetmelik veya tebliğ ile ortadan kaldırılması olanağı bulunmadığı gibi, Genel Sağlık Sigortası İşlemleri Yönetmeliği içeriğinde de engelleyici bir hüküm de yer almamıştır. Anılan açıklamalar ışığı altında, yapılması uygun ve gerekli görülen tedavi giderinin davalı Kurum tarafından sağlanması bir yasal yükümlülüktür. Ancak bu yasal yükümlülüğe karşın; dava konusu tedavi giderinin denetlenip, faturadaki haliyle ödenecek nitelikte olup olmadığının ve buna bağlı olarak da Kurum tarafından karşılanabilir miktarının belirlenmesi gerekir. 5510 sayılı Yasanın 63. maddesinde yer alan “Kurum, finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerinin teşhis ve tedavi yöntemleri ile, (f) bendinde belirtilen sağlık hizmetlerinin türlerini, miktarlarını ve kullanım sürelerini, ödeme usûl ve esaslarını Sağlık Bakanlığının görüşünü alarak belirlemeye yetkilidir. Kurum, bu amaçla komisyonlar kurabilir, ulusal ve uluslararası tüzel kişilerle işbirliği yapabilir. Komisyonların çalışma usûl ve esasları Maliye Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığının görüşü alınarak Kurumca belirlenir.” düzenlemesi ile Genel Sağlık Sigortası İşlemleri Yönetmeliği'nin 22. maddesindeki, “Kurum, finansmanı sağlanan ortez, protez, tıbbî araç ve gereç, kişi kullanımına mahsus tıbbî cihaz, tıbbî sarf, iyileştirici nitelikteki tıbbî sarf malzemelerini ve bu malzemelerin temini, garanti süresi sonrası bakımı, onarılması ve yenilenmesi hizmetleri ile, ödeme usul ve esasları Sağlık Bakanlığının görüşünü alarak belirlemeye yetkilidir.” hükmü gözetilerek; bu amaçla davaya konu tedaviye ilişkin harcamanın fatura tarihi itibarıyla rayiç bedelinin ne olduğu konusunda Sağlık Bakanlığından, SGK.'dan, Üniversite Hastanelerinden ve diğer resmi sağlık kuruluşlarından (hastane v.s) emsal fiyat araştırması yapılarak varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekir.Mahkemece, sıralanan maddi ve hukuki olgular ışığında inceleme yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı biçimde hüküm tesis edilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O halde, davacı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 10.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.