Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8013 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 17182 - Esas Yıl 2013





Mahkemesi : Ankara 5. İş Mahkemesi Tarihi : 25.07.2013No : 2013/98-2013/1084 Dava, Alman R. sigortasına giriş tarihinin, Türkiye'de sigorta başlangıcı olarak belirlenmesi ile tahsis başvurusunu takip eden aybaşından itibaren yaşlılık aylığına hak kazanıldığının tespiti istemlerine ilişkindir. Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi Özcan Yavaş tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Eldeki davada; davacı, Alman R. sigortasına giriş tarihi olan 15.08.1973 tarihinin Türkiye'de sigorta başlangıcı olarak kabulü ile 26.04.2012 tarihli tahsis talebini takip eden aybaşından geçerli olmak üzere yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitini istemiştir. Mahkemece, davacının, sigortalılık başlangıç tarihinin 15.08.1973 olduğunun tespitine ve davacının tahsis tarihinde 47 yıl 11 ay 11 gün hizmet yılı, 6634 prim günü ve 68 yaşını doldurduğundan bahisle 506 sayılı Yasanın 81/A maddesine göre 4447 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce yürürlükte bulunan 60/A-a bendine göre, yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tespiti ile yaşlılık aylığının 01.05.2012 tarihinden itibaren bağlanması gerektiğinin tespitine yönelik hüküm kurulmuştur.Dosya kapsamından; 01.02.1944 doğumlu davacının, 13.07.2011 tarihli Alman Hizmet cetvelinde, 15.08.1973 ile 12.07.2011 tarihleri arasında zorunlu prim ödeme, işsizlik, sigortadan muaf, kısa süreli çalışma açıklamaları olan bildirimler yer aldığı, sigorta başlangıcına konu olan 15.08.1973 tarihini kapsayan 15.08.1973-31.12.1973 tarihleri arasında zorunlu prim ödemesi olan bildirimler olduğu, 29.06.2011 varide tarihli, 3600 güne kadar, Almanya ülkesinde çalışılan süre ve boşta geçen süreye ilişkin 3201 sayılı Yasaya istinaden yurtdışı borçlanma talebinde bulunduğu; Kurum tarafından, 5510 sayılı Yasanın 4/1-a kapsamında 01.02.1995 – 31.01.2005 tarihleri arasında 3.600 gün üzerinden borç tahakkuk ettirerek, 22.03.2012 tarihli yazı ile davacıya iadeli taahhütlü gönderdiği, davacının Kurum tarafından tahakkuk ettirilen borç tutarının tamamını 13.04.2012 tarihinde ödediği, davacının, 26.04.2012 varide tarihli dilekçesi ile tahsis talebinde bulunduğu; Kurumun, 28.12.2012 tarihli yazısı ile davacının 2011 yılında 5510 sayılı Yasanın 4/1-a kapsamında 15 gün ve yurtdışı borçlanma gün sayısı olarak 3.600 olmak üzere, toplam 3615 gün prim ödeme gün sayısı kabul ederek, davacının, 2007 yılında primlerini toptan ödeme aldığı belirtilerek, ilk işe giriş tarihinin 24.06.2011 tarihi olduğunu ve yurtdışı borçlanmasına istinaden borçlanma tutarı kadar geriye götürülerek, işe giriş tarihinin 24.06.2001 tarihi kabul edilerek, işe giriş tarihine göre, tahsis şartlarının oluşmadığından bahisle, ayrıca, tahsis talebinin kabul edilmediği; ayrıca, davacının, 2011 yılındaki çalışmasının araştırıldığı belirtildiği, davacının 5510 sayılı Yasanın 4/1-a maddesi kapsamındaki sigortalılığına ilişkin, 28.12.2012 tarihli hizmet cetvelinde; davacının, 1966/2.- 24.07.1973, 31.05.2005 – 31.03.2007 ve 24.06.2011 – 08.07.2011 tarihleri arasında kesintili farklı işyerlerinde çalışmaları olduğu, yine 1992 yılında, farklı birkişi adına 5 günlük bildirim yapıldığı, 01.02.1995 – 31.1.2005 tarihleri arası 3.600 gün yurtdışı borçlanma gün sayısı bulunduğu, farklı kişi adına yapılan bildirim ile birlikte genel toplam olarak 5.914 gün prim ödeme gün sayısı olduğu, 28.06.2007 onay tarihli kararda, davacıya 1519 prim ödeme gün sayısına istinaden 2.272,17 TL toptan ödeme miktarı tahakkuk ettirildiği, davacının, 23.07.2010 varide tarihli yazı ile toplu ödemeye ilişkin ihya içerikli talebi bulunduğu, Kurumun, 29.11.2012 tarihli yazısında davacının 2011 yılı öncesine ilişkin sigortalı çalışmaları ile ilgili olarak, toptan ödeme aldığı tespit edildiği ihya halinde emekliliğe hak kazanacağının belirtildiği, davacının, 2011 ile 2013 yılları arasındaki hizmet cetvellerinde ise 1966/2- 08.07.2011 tarihleri arasındaki çalışmalarının yer aldığı, davacının, 23.03.1964 – 24.03.1966 tarihleri arasındaki 720 günlük süreye ilişkin askerlik borçlanmasına ilişkin tahakkuk ettirilen tutarları süresinde ödediği, daha sonrasında ise davacının borçlanmasının iptal edilmesi nedeniyle, 2007 yılının 9. ayında davacıya iade edildiği, ancak, 2012 yılına kadarki hizmet cetvellerinde davacının askerlik borçlanması yer aldığı, 2012 - 2013 yılları arası hizmet cetvellerinde, ise davacının askerlik borçlanması hizmet cetvellerinde yer almadığı görülmüştür. Mahkemece, davacının toptan ödemeye konu sigortalılık sürelerinin hangi tarihlerdeki çalışmalarını kapsadığı, ihya talebinin sonucunda, ihya işlemi yapılıp yapılmadığı, davacının askerlik borçlanmasının iptal edilip edilmediği, tekrar askerlik borçlanması yapılıp yapılmadığı, hususları, açık ve net olarak tespit edilmeden ve hizmet cetvellerinde, 1992 yılında farklı bir kişi adına yapılan bildirim gözetilmeden, davacının, 6634 prim günü bulunduğunun kabulü, eksik inceleme ve yetersiz araştırmaya dayalıdır. Mahkemece, yapılacak iş; davacının, toptan ödemeye konu sigortalılık sürelerini belirleyerek, ihya istemi sonucunda sigortalılık sürelerini ihya edip etmediği, davacı da isticvap edilmek suretiyle, araştırarak, davacının askerlik borçlanmasının iptal edilip edilmediği, borçlanma tutarının davacıya iade edilip edilmediği, tekrar askerlik borçlanma işlemi yapılıp yapılmadığı, yapılması halinde, hangi tarihlerde yapıldığı belirlenerek, hizmet cetvelindeki farklı kişi adına yapılan bildirim gözetilerek, tahsis talep tarihinde prim ödeme gün sayısını herhangi bir kuşkuya mahal bırakmayacak şekilde tespit edilmeli, varılacak sonuca göre, gerek, davacının sigortalılık başlangıç tarihi tespitinde hukuki yarar bulunup bulunmadığı, gerek ise tahsis şartları irdelenerek, hüküm kurulmalıdır. Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak, elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 07.04.2014 günü oybirliğiyle karar verildi.