Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 793 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 15030 - Esas Yıl 2016





Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, sigorta başlangıcının tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar verilmiştir.Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Davanın yasal dayanağı, 506 sayılı Kanunun 79. ve 108. maddeleridir. 108. madde sigortalılık süresini düzenlemekte olup sigortalılık niteliği taşımayan bir kimsenin sigortalılık süresinden de söz edilemez. Olağan olarak sigortalılık niteliği, 506 sayılı Kanunun 2. maddesine göre hizmet akdinin kurulması ve 6. madde gereğince çalışmaya başlaması ile edinilir. Bu maddelerde açıkça belirtildiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Fiili çalışma saptanmadıkça, sadece hizmet akdine dayanılması halinde sigortalılık söz konusu olamaz. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira, sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.Özetle bu tür sigortalı hizmetlerin saptanmasına ilişkin davalar kamu düzeni ile ilgili olup, ispatı için özel bir usul öngörülmemiştir. Resmi belge veya yazılı delil esas ise de; somut bilgilere dayanması ve inandırıcı olmaları koşuluyla tanık beyanları ile de ispatı mümkündür. Eldeki dosyada, davacının 01.07.1985 tarihli işe giriş bildirgesinin kuruma 19.08.1985 tarihinde verildiği kurumun dönem bordrosu düzenlenmediğinden bu tarihli çalışmayı kabul etmediği, işyerinin 10.05.1985 tarihinde 506 sayılı Yasa kapsamına alındığı sabittir. Çözülmesi gereken uyuşmazlık İGB’nin verildiği tarihten sonra fiili-eylemli çalışmanın mevcut olup olmadığıdır. Mahkemece davacı tanıkları dinlenmiş, tanık Hasan komşu iş yeri tanığı olarak dinlenmiş ancak resen komşu iş yerinde dava edilen dönemde çalışıp çalışmadığı yöntemince araştırılmamış, kamu tanığı araştırmasına gidilmemiştir. Bu tür davalarda resen araştırma ilkesinin geçerli olduğu ve davaların kamu düzenine ilişkin olduğu gözetildiğinde mahkemenin yöntemince resen tanık araştırması yaparak komşu işyerlerinde davacının çalıştığı dönemi bilen tanıklar tespit ederek dinlenmeli ve yine tanık Hasan’ın dava edilen dönemde komşu işyerinde çalışıp çalışmadığı kolluk vasıtası ile veya SGK kayıtlarından araştırılmalı oluşacak sonuca göre karar verilmelidir. Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilmeksizin eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O halde, davalı kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 09.02.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.