Mahkemesi :Samsun 1. İş MahkemesiTarihi :27.09.2013No :2011/347-2013/480Davacı, talebine son celsede açıklık getirerek, aksine Kurum işleminin iptali ile %60 oranında çalışma gücünün kaybedildiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, yazılı biçimde davanın kabulüne karar vermiştir. Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Sicil dosyası celp edilmemiş olmakla birlikte, sağlık kurulu raporlarında 1955 doğumlu ve kadın olan davacının esnaf Bağ-Kur sigortalısı olduğunun belirtildiği, Kurum, savunma ve temyizinde; 16.10.2007 ve 04.02.2011 tarihli Yüksek Sağlık Kurulu raporlarında davacının %60 oranında çalışma gücü kaybının bulunmadığına karar verildiğini, Adli Tıp Raporu ile çelişki teşkil etmesi nedeniyle Üniversiteden rapor alınması gerektiğini öne sürmüş ise de dosyada Yüksek Sağlık Kurulu raporlarının bulunmadığı, 16.08.2004 tarihli Samsun Devlet Hastanesi Sağlık Kurulu raporunda; Tip-2 Diyabet tanısı konulup başlangıç ve oranının belirtilmediği, Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 08.03.2010 tarihli ilaç kullanım raporu ile 24.01.2011 tarihli radyoloji raporunda; oran belirtilmeksizin diyabet, hipertansiyon, karaciğerde yağlanma tanılarının konulduğu, davalı Kurumca 28.05.2011 tarihli kararla çalışma gücünün %60 oranında kaybedilmediğine karar verildiği, 19 Mayıs Üniversitesinin 16.04.2012 tarihli Sağlık Kurulu raporunda ise; Tip-2 Diyabet, hipertansiyon, sağ ve sol gözde basit miyopi, sağ kulakta ileri derecede işitme kaybı, kroner arter hastalığı tanıları konularak Balthazara göre özür oranının %85 olduğunun belirtildiği, mahkemece Adli Tıp İhtisas Kurulundan alınan 12.10.2012 tarihli raporda; davacının, 14.09.2012 tarihinde muayene edildiğinin, başlangıç gösterilmeksizin çalışma gücünün %60 oranında kaybedildiğinin ve malul sayılması gerektiğinin bildirildiği, mahkemece, Adli Tıp Kurumu raporu dikkate alınarak aksine Kurum işleminin iptaliyle çalışma gücünün %60 oranında kaybedildiğinin tespitine, atiye terk edilen tahsis talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmiştir. 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanun’un 25’inci maddesi ile tüm sigortalılar dolayısıyla 1479 sayılı Kanun kapsamında Bağ-Kur (4/b) sigortalıları açısından da “malul sayılma” şartları yeniden düzenlenmiştir. Bu kapsamda; 4/a ve 4/b’li sigortalılar için “...çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az %60’ını kaybettiği...” Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurullarınca usulüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbi belgelerin incelenmesi sonucu Kurumun Sağlık Kurulunca tespit edilenlerin malul sayılacağı belirtilmiştir.Anılan Kanun’un 26’ncı maddesinde ise; “Sigortalıya malûllük aylığı bağlanabilmesi için sigortalının; a) 25'inci maddeye göre malûl sayılması,b) En az on yıldan beri sigortalı bulunup, toplam olarak 1800 gün veya başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malûl olan sigortalılar için ise sigortalılık süresi aranmaksızın 1800 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması,c) Malûliyeti nedeniyle sigortalı olarak çalıştığı işten ayrıldıktan veya işyerini kapattıktan veya devrettikten sonra Kurumdan yazılı istekte bulunması, halinde malûllük aylığı bağlanır. Ancak, 4'üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanların kendi sigortalılığı nedeniyle genel sağlık sigortası primi dahil, prim ve prime ilişkin her türlü borçlarının ödenmiş olması zorunludur.” hükmü getirilerek, “malullük aylığı” bağlanma şartları düzenlenmiştir.Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 76’ncı maddesi uyarınca, hâkim bir davada sadece tarafların ileri sürdükleri maddi vakıalar ve netice-i taleple bağlı olup, dayandıkları kanun hükümleri ve onların tavsifleriyle bağlı olmadığından yürürlükteki Kanunları re’sen tatbik ederek iddia ve müdafaadaki netice-i talepleri karara bağlamakla mükelleftir.Görülmekte olan dava, 5510 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihte henüz derdest olup, sosyal güvenlik hukukunun kamu düzeni ile ilgili olması nedeniyle, sigortalı veya hak sahipleri lehine getirilen yasal düzenlemelerin derdest davalara da uygulanması gerekeceği tartışmasızdır. Somut olayda, Mahkemece, öncelikle, davacıya ait sicil dosyası celp edilip esnaf Bağ-Kur sigortalısı olup olmadığının açıklığa kavuşturulması gerekir. Diğer taraftan davalı Kurumun savunma ve delillerinde söz konusu ettiği 16.10.2007 ve 04.02.2011 tarihli Yüksek Sağlık Kurulu raporlarının Kurumdan celp edilip iddia edildiği üzere Adli Tıp Kurumu raporuyla çelişki teşkil edip etmediğinin denetlenmesi yoluna gidilmeli, çelişkinin varlığı halinde ise Adli Tıp Genel Kurulundan rapor alınmak suretiyle %60 veya daha yüksek bir oranda çalışma gücü kaybının bulunup bulunmadığının belirlenmesi, bu çerçevede; davacının, maluliyetinin başlangıcının ve oranının belirlenip, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. O hâlde, davalı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 07.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.