Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığın 20.08.2009 tarihinde sonlandığının ve yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti ile ödenmeyen aylıkların yasal faiziyle birlikte tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Dosya içerisinde, davacının 1479 ve 506 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılık dosyaları ve oda, vergi ve sicil kayıtları ile ilgili belgelerin yer almadığı, ancak dosya içerisinde bulunan sigortalılık bilgisini gösteren cetvel ve Kurum yazıları incelendiğinde; cetvele göre davacının 01.02.1988- 04.11.2010 tarihleri arası kesintisiz 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalı kabul edildiği, Kurum yazısına göre ortağı olduğu şirketin 01.07.2012 tarihinde tasfiye süreci sonlandığından sigortalılık terk tarihinin 01.07.2012 tarihi olarak belirlendiği, yine cetvele göre 01.08.1983-03.06.1987 (kesintili) ve 12.11.2010-01.07.2012 (kesintili) tarihleri arası 506 sayılı Yasa kapsamında sigortalığının olduğu anlaşılmaktadır.Davanın yasal dayanaklarından olan 1479 sayılı Kanunun 24. maddesinin (I) numaralı bendinde, Kanunla ve Kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulu sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışan esnaf ve sanatkârlar ile diğer bağımsız çalışanlardan, limited şirketlerin ortaklarının bu Kanun kapsamında sigortalı sayılacakları belirtildikten sonra 25. maddesinde, şirketlerle ilgisi kalmayanların sigortalılıklarının, çalışmalarına son verdikleri veya ilgilerinin kesildiği tarihten itibaren, iflâsına karar verilmiş olan tasfiye halindeki şirket ortaklarının, şirketin mahkemece tasfiyesine karar verildiği, iflâsına karar verilmiş olan veya tasfiye halindeki şirket ortaklarından hizmet akdi ile çalışanların ise çalışmaya başladığı tarihten bir gün önce sona ereceği açıklanmıştır.Diğer taraftan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 4/1-(b) maddesinde, bu Kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta kolları uygulaması bakımından, hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan, limited şirketlerin ortaklarının sigortalı sayılacağı hüküm altına alındıktan sonra, 9. maddesinin 1. fıkrasında, kısa ve uzun vadeli sigorta kolları bakımından 4/1-(b) maddesi kapsamındaki sigortalılardan, limited şirketlerin ortaklarından paylarının tamamını devreden sigortalıların, pay devrinin yapılmasına ortaklar kurulunca karar verildiği tarihten, iflas veya tasfiye durumu ile münfesih duruma düşen şirketler için ortağın istemesi durumunda, mahkeme kararı ile iflasın, tasfiyenin açılmasına, ortaklar kurulu kararı ile tasfiyenin başlamasına veya şirketin münfesih duruma düşmesine karar verildiği, ortakların istememesi durumunda, mahkemece iflasın kapatılmasına karar verildiği, tasfiyesi sonuçlanan şirketlerin ortaklıklarının ise tasfiye kurulu kararının ticaret sicili memurluğunca tescil edildiği tarihten itibaren sona ereceği belirtilmiştir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297’nci maddesinde; “...taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” hükmüne yer verilmiştir. Hükümlerin çelişkiden uzak ve infaza elverişli olması, gerçeğe ve hukuka uygun bir karar verilmesi gerekir.Mahkemece; davacının Kurumdaki 506 ve 1479 sayılı Yasalar kapsamındaki şahsi sicil dosyaları, oda, vergi ve esnaf - ticaret sicil kayıtları celbedildikten sonra, deliller hep birlikte değerlendirilerek, davacının talep ettiği 1479 sayılı Yasa kapsamında Bağ-Kur sigortalılığının 20.08.2009 sonlanıp-sonlanmayacağı ilişkin uyuşmazlık hiçbir kuşku ve şüpheye yer bırakmayacak şekilde tespit edildikten ve davacının sigortalı kabul edilmesi gereken dönemler belirlendikten sonra, hasıl olacak sonuca göre de yaşlılık aylığı bağlama koşulları, tahsis talep tarihi itibariyle prim borcu olup olmadığı, yasal dayanakları ile hep birlikte değerlendirilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 09.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.