Mahkemesi : Bakırköy 11. İş Mahkemesi Tarihi : 09.10.2013No : 2012/581-2013/524 Dava, 1479 sayılı Yasa (5510 S.Y. 4/1-b) kapsamındaki sigortalılığın ve yaşlılık aylığının geçerli olduğunun tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davalı Kurum Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Davacıya, birbiri ile çakışmayan 506 sayılı Yasa kapsamındaki 1221 günlük prim günü, 01.12.1987 – 28.02.1989, 01.05.1990 – 31.12.1992, 01.07.1993 – 30.11.1994, 01.02.1995 – 05.05.1997 ve 21.09.1997 – 13.02.2012 tarihleri arasında primi ödenmiş 7915 günlük 1479 sayılı Yasa (5510 S.Y. 4/1-b md.) kapsamındaki sigortalılık süresi toplamı 9136 gün ile, 13.02.2012 tarihli talebi sonucu 01.03.2012 tarihinden itibaren bağlanan yaşlılık aylığının, 07.09.2012 tarihli işlemle vergi kaydı bulunmayan 01.11.2003 – 26.09.2005, 17.09.2008 – 13.02.2012 tarihleri arasındaki Bağ-Kur sigortalılığı, bunun sonucu olarak da yaşlılık aylığı tahsisinin iptal edildiği anlaşılmaktadır.5510 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği 01.10.2008 öncesi uyuşmazlık süresi ile ilgili olarak davanın yasal dayanaklarından olan ve 01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Kanunun 24’üncü ve 25’inci maddelerinde kendi adına ve hesabına çalışanlar olarak nitelendirilen bağımsız çalışanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına yazılı olan gerçek kişiler, meslek kuruluşuna yazılarak çalışmaya başladıkları tarihten itibaren zorunlu sigortalı sayılmış iken, anılan maddelerde 2229 sayılı Kanun ile yapılan ve 04.05.1979 günü yürürlüğe giren değişiklik ile meslek kuruluş kaydı zorunluluğu kaldırılarak, kendi adına ve hesabına çalışma olgusu sigortalılık niteliğini kazanmak için yeterli kabul edilmiştir. Daha sonra, 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Kanunla değişik 1479 sayılı Kanunun 24’üncü maddesinin (1) numaralı bendinin (a) ve (h) fıkralarında, diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanların zorunlu sigortalı kabul edilebilmesi için, esnaf ve sanatkârlar gibi ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya götürü usulde gelir vergisi yükümlüsü olanlar yönünden vergi kaydı, gelir vergisinden bağışık olanlar yönünden kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun olarak kayıtlı bulunma koşulu getirilmiş; anılan madde 22.03.1985 günü yürürlüğe giren 3165 sayılı Kanunla bir kez daha değiştirilip kapsam genişletilerek, gerçek veya götürü usulde gelir vergisi yükümlüsü olanlar (vergi kaydı bulunanlar) veya esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı bulunanlar ya da kanunla kurulu meslek kuruluşunda usulüne uygun kaydı olanlar zorunlu sigortalı olarak kabul edilmiş, anılan düzenleme 4956 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 02.08.2003 tarihine kadar geçerliliğini korumuştur. 4956 sayılı Kanunun 14’üncü maddesiyle değiştirilen hükümle zorunlu sigortalılık kapsamına yalnızca, ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya basit usulde gelir vergisi yükümlüsü olanlar alınmış, gelir vergisinden bağışık tutulanlar yönünden ise Esnaf ve Sanatkâr Sicili ile birlikte aynı zamanda kanunla kurulu meslek kuruluşuna yöntemince kayıtlı bulunma koşulları getirilmiştir.Davacının, uyuşmazlık konusu dönemin tamamında oda ve sicil kaydı bulunmakta olup; uyuşmazlığın 5510 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği 01.10.2008 tarihi öncesi (01.11.2003 – 26.09.2005 ve 17.09.2008 – 30.09.2008 tarihleri arası) döneme ilişkin olarak, davacının zorunlu sigortalılığının geçerli olduğuna ilişkin mahkemenin kabulü yerinde bulunmuştur. 5510 sayılı Kanunun 4/1-b maddesi gereğince, hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan ticarî kazanç veya serbest meslek kazancı nedeniyle gerçek veya basit usûlde gelir vergisi mükellefi olanlar ile gelir vergisinden muaf olup, esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı olanlar zorunlu sigortalı sayılırlar. Anılan Yasanın isteğe bağlı sigortalılığı düzenleyen 50. maddesine göre, “İsteğe bağlı sigorta; kişilerin isteğe bağlı olarak prim ödemek suretiyle uzun vadeli sigorta kollarına ve genel sağlık sigortasına tâbi olmalarını sağlayan sigortadır.İsteğe bağlı sigortalı olabilmek için Türkiye'de ikamet edenler ile Türkiye’de ikamet etmekte iken sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmamış ülkelerdeki Türk vatandaşlarından;a) Bu Kanuna tâbi zorunlu sigortalı olmayı gerektirecek şekilde çalışmamak veya sigortalı olarak çalışmakla birlikte ay içerisinde 30 günden az çalışmak ya da tam gün çalışmamak, b) Kendi sigortalılığı nedeniyle aylık bağlanmamış olmak,c) 18 yaşını doldurmuş bulunmak,d) İsteğe bağlı sigorta talep dilekçesiyle Kuruma başvuruda bulunmak, şartları aranır.”Yasanın, isteğe bağlı sigorta başlangıcı ve sona ermesini düzenleyen 51. maddesine göre, “İsteğe bağlı sigortalılık, müracaatın Kurum kayıtlarına intikal ettiği tarihi takip eden günden itibaren başlar.İsteğe bağlı sigortalı olarak prim ödenen tarihlerde, 4 üncü maddeye göre sigortalı olmayı gerektirecek çalışması bulunduğu tespit edilenlerin, zorunlu sigortalılıkla çakışan isteğe bağlı prim ödenen süreleri iptal edilerek, bu süreye ilişkin ödedikleri primler ilgililere iade edilir.Ay içerisinde 30 günden az çalışan veya 80 inci madde uyarınca prim ödeme gün sayısı, ay içindeki toplam çalışma saatinin 4857 sayılı Kanuna göre belirlenen günlük normal çalışma saatine bölünmesi suretiyle hesaplanan sigortalıların aynı ay içerisinde isteğe bağlı sigortaya prim ödemeleri halinde, primi ödenen süreler zorunlu sigortalılığa ilişkin prim ödeme gün sayısına otuz günü geçmemek üzere eklenir ve eklenen bu süreler, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalılık süresi olarak kabul edilir. İsteğe bağlı sigortalılık;a) İsteğe bağlı sigortalılığını sona erdirme talebinde bulunanların, primi ödenmiş son günü takip eden günden, b) Aylık talebinde bulunanların, aylığa hak kazanmış olmak şartıyla talep tarihinden,c) Ölen sigortalının ölüm tarihinden,itibaren sona erer.İsteğe bağlı sigorta primi ödenmiş süreler, malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile genel sağlık sigortası hükümlerinin uygulamasında dikkate alınır ve söz konusu süreler, bu maddenin üçüncü fıkrası hükmü saklı olmak üzere 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalılık süresi olarak kabul edilir. “Yine, Yasanın isteğe bağlı sigorta primleri ve ödenmesini düzenleyen 52. maddesinde, “İsteğe bağlı sigorta primi, 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas kazancın alt sınırı ile üst sınırı arasında, sigortalı tarafından belirlenen prime esas aylık kazancın % 32'sidir. Bunun % 20'si malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi, % 12'si genel sağlık sigortası primidir. 51 inci maddenin üçüncü fıkrasında belirtilenler için 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas kazancın alt sınırı ile üst sınırı arasında olmak kaydıyla belirlenen günlük kazanç ve gün sayısı üzerinden malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile genel sağlık sigortası primi alınır.İsteğe bağlı sigortalı olanlar, bakmakla yükümlü olunan kişi olsa dahi, 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılır ve genel sağlık sigortası primini de ödemekle yükümlüdürler. Yabancı ülke vatandaşlarından Türkiye’de yerleşik olma hali bir yılı doldurmadıkça genel sağlık sigortası primi alınmaz ve bu kişiler genel sağlık sigortalısı sayılmaz.Ait olduğu aydan itibaren en geç 12 ay içinde 89 uncu maddenin ikinci fıkrasına göre hesaplanacak gecikme cezası ve gecikme zammıyla birlikte primi ödenmeyen süreler, sigortalılık süresinden sayılmaz. Bu 12 aylık süreden sonra ödenen primler 89 uncu maddenin üçüncü fıkrası hükümlerine göre iade edilir.İsteğe bağlı sigortalıların zorunlu sigortalılık nedeniyle prim borcunun bulunması halinde, isteğe bağlı sigortaya tâbi ödenen primler öncelikle zorunlu sigortalılık nedeniyle Kuruma olan borçlarına mahsup edilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan 01.10.2008 tarihinden sonraki döneme ilişkin olarak, anılan tarihte yürürlüğe girmiş olan 5510 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanması gerekir.Yukarıda da belirtildiği gibi, uyuşmazlık konusu 01.10.2008 – 13.02.2012 tarihleri arası döneme ilişkin olarak, oda ve sicil kaydı bulunan davacının öncelikle zorunlu sigortalı olmayı gerektirir şekilde kendi nam ve hesabına bağımsız çalışmasının varlığı yöntemince araştırılmalıdır. Zorunlu sigortalı olunamayacağının anlaşılması durumunda, 5510 sayılı Yasa gereği isteğe bağlı sigortalı olup-olmayacağı üzerinde durulmalıdır. Zorunlu sigortalı olunan dönemlere ilişkin primler dışlandıktan sonraki ilk prim ödemesinin isteğe bağlı sigortalı olma iradesi yerine geçeceği esas alınmalı; belirtilen dönemde 11.11.2008 tarihinden başlayarak, 2008 yılı 11 ve 12, 2009 yılı 2 ve 3, 2011 yılı 6,7,9 ila 12, 2012 yılı 1 ve 2. aylarda prim ödemelerinin bulunduğu gözetilmeli; ödemeler çoğunlukla toplu ödeme niteliğinde olup, ödeme tarihlerinden yakın süre içinde yaşlılık aylığı tahsisinde değerlendirilmesi karşısında Medeni Kanunun 2. maddesinde belirtilen dürüstlük kuralının davalı Kurum aleyhine uygulanamayacağı gözetilmeli; Yine, arada 12 aydan fazla süre prim ödemesinin bulunmadığı hususu değerlendirilip, isteğe bağlı sigortalı olma iradesinin 12 ayı aşan prim ödenmeyen sürede kesintiye uğrayıp-uğramayacağı değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken; bu yönde eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirme sonucunda, 5510 sayılı Yasanın yürürlükte olduğu dönem için isteğe bağlı sigortalı olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 03.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.