... Dava, davacının...'ndan aldığı emeklilik aylığına konulan haczin kaldırılması ile kesintilerin faiziyle birlikte istirdatı istemine ilişkindir.Mahkemece, ilamında belirtildiği gibi davanın kabulüne, davacının emekli maaşına konulan haczin kaldırılmasına ve yapılan kesintilerin yasal faiziyle davacıya iadesine karar verilmiştir.Hüküm, davalı .... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz isteğinin süresinde olduğu görülmüş, düzenlenen rapor ve dosya incelenmiş olup işin gereği düşünüldü, aşağıdaki karar tespit edildi:Limited şirket niteliğindeki tüzel kişi işverenlerin üst düzey yönetici ve yetkililerinin kamu alacaklarından sorumluluğu 5510 sayılı Kanun’un geçici m.7’nin atfı uyarınca uygulanması gereken ve uyuşmazlığa konu dönemde yürürlükte olan; mülga 506 sayılı Kanun m.80 ve 6183 sayılı Kanun mükerrer m.35’de düzenlenmiştir.506 sayılı Kanun m.80 hükmünde; sigorta primlerini (fer'ileri ile) yasal süresi içerisinde tahakkuk ve tediye etmeyen tüzel kişiliğe haiz işverenlerin üst düzey yönetici veya yetkililerinin, belirtilen prim borcundan dolayı, Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları kabul edilmiştir. 6183 sayılı Kanun mükerrer m.35 hükmünde de tüzel kişilerin malvarlığından tahsil edilemeyen yahut tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacaklarından (davalı Kurumun işveren tüzel kişilerden prim ve diğer alacakları da dahil); kanuni temsilcilerinin şahsi malvarlıklarıyla sorumlu oldukları kabul edilmiştir. Maddede belirtilen “tahsil edilemeyen” ya da “tahsil edilemeyeceği anlaşılan” kavramları, aynı Kanunun 3. maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre “tahsil edilemeyen” amme alacağı terimi; “Amme borçlusunun bu Kanun hükümlerine göre yapılan malvarlığı araştırması sonucunda haczi kabil herhangi bir malvarlığının bulunmaması, haczedilen malvarlığının satılarak paraya çevrilmesine rağmen satış bedelinin amme alacağını karşılamaması gibi nedenlerle tahsil edilemeyen amme alacaklarını”; “tahsil edilemeyeceği anlaşılan” amme alacağı terimi ise; “Amme borçlusunun haczedilen malvarlığına bu Kanun hükümlerine göre biçilen değerlerin amme alacağını karşılayamayacağının veya hakkında iflas kararı verilen amme borçlusundan aranılan./...-2- amme alacağının iflas masasından tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması gibi nedenlerle tahsil dairelerince yürütülen takip muamelelerinin herhangi bir aşamasında amme borçlusundan tahsil edilemeyeceği ortaya çıkan amme alacaklarını” ifade etmektedir. Somut olayda, davacı ....'ndan emeklilik maaşı almaktadır. Aynı zamanda, dava dışı....'nin hem ortağı hem de temsil ve ilzama yetkili üst düzey yetkilisidir. Davalı .... Başkanlığı tarafından, asıl borçlu ..... aleyhine ödenmeyen prim ve gecikme zammı borcu nedeniyle 6183 sayılı Kanun uyarınca takip yapılmıştır. Borcun ödenmemesi üzerine şirketin üst düzey yetkilisi olan davacı aleyhine 2001/48 sayılı takip dosyasında, 2000/3 ilâ 2005/3.'üncü aylarına ait prim ve gecikme zammı alacağının ödenmesi talebiyle ödeme emri tebliğ edilmiştir. Davacı ödeme emrine itiraz etmemiştir. Takip kesinleşmiş ve bilahare de emeklilik aylığına haciz konulmuştur. Konulan haciz gereğince davacının emeklilik aylığından bir kısım kesintilerin yapıldığı anlaşılmaktadır. Takip devam ederken, asıl borçlu..... Şti. tarafından, 8.4.2011 tarihinde davalı ... müracaat edilmiştir. 6111 sayılı Kanun uyarınca borcun yapılandırılması istenmiştir. Davalı ... yapılandırma talebini kabul etmiş, 30.6.2011 tarihinden başlamak suretiyle borcu 18 takside bölmüş, buna göre ödenmesini istemiştir. Henüz borcun tamamı ödenmemiş ise de dosyada mevcut ...yazılarından, ödemelerin düzenli olarak devam ettiği anlaşılmaktadır. Davacı bu defa açtığı davada, halen emeklilik aylığındaki haczin kaldırılmadığını, kesintilerin devam ettiğini, oysa ki borçlu şirketin 6111 sayılı Kanundan yararlanarak borcu yapılandırdığını, ödemelerin de düzenli olduğunu belirterek, emekli aylığındaki haczin kaldırılmasını ve kesintilerin iadesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece davanın kabulüne, haczin kaldırılmasına ve kesintilerin yasal faiziyle birlikte iadesine karar verilmiştir. 1- Borçlu şirketin 6111 sayılı Kanundan yararlanmak amacıyla ve borcun yapılandırılması isteğiyle davalı .... müracaat ettiği 8.4.2011 tarihinde; gerek asıl borçlu şirketten, gerekse üst düzey temsilci olması sebebiyle müteselsil borçlu olan davacıdan tahsil edilen ödemeler mahsup edilmiş; bu tarih itibariyle mevcut prim ve gecikme zammı borçları hesaplanmış; bu tarih itibariyle bakiye borç hesaplanmış ve bulunan miktar üzerinden borç yapılandırılmıştır. Mahkemece, geniş kapsamlı olarak davacının emeklilik aylığından yapılan tüm kesintilerin yasal faiziyle iadesine karar verilmesi hatalı olmuştur. Zira davacının emeklilik aylığından haczen yapılan kesintilerin, bu tarihten çok öncesinde başladığı anlaşılmaktadır. Yapılandırma tarihinden çok öncesine gidecek şekilde, kesintilerin tümünün iadesine karar verilmesi; 8.4.2011 tarihindeki borç yapılandırılmasında bulunan miktarları ve hesapları bozacak niteliktedir. Kaldı ki 8.4.2011 tarihine kadar yapılan kesintiler, tamamen hukuka uygun kesintilerdir. Çünkü, kesinleşen takip ve haciz işlemine dayanılarak yapılmışlardır.../...-3-Bu nedenle, mahkemece 8.4.2011'deki yapılandırma tarihinden önceki kesintilerin de iadesine sebep olacak şekilde, geniş kapsamlı iade kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.2- Borcun yapılandırıldığı 8.4.2011 tarihinden sonraki döneme gelince: Dosyada mevcut... cevap yazılarından; yapılandırılan borcun düzenli ödendiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle ayrıca davacının emeklilik aylığındaki haczin sürdürülmesine ve kesintilere devam edilmesine gerek bulunmaktadır.Zira gerek 506 sayılı Kanun m.80, gerekse 6183 sayılı Kanun mükerrer m.35 uyarınca, üst düzey yetkililerinin müteselsil sorumluluğunun doğması için; asıl borçlu şirketin borcunu kısmen veya tamamen ödememesi yahut ödeyemeyeceğinin anlaşılması şartına bağlıdır. Bu itibarla üst düzey yetkililerinin müteselsil sorumluluğu, ikinci derecede sorumluluktur. Asıl borçlu şirket ise birinci derecede borçtan sorumludur. Asıl borçlu şirketin borcunu yapılandırması ve düzenli ödemelerinin de bulunması halinde, üst düzey yetkililere ayrıca müteselsil sorumluluk yüklenmesine hukuken imkan bulunmamaktadır.Belirtilen sebeplerle Mahkemece yapılacak iş, yapılandırma gereği borcun düzenli olarak ödenip ödenmediğinin araştırılması; şayet, düzenli ödeme yapılıyorsa yapılandırma tarihi olan 8.4.2011 sonrası hakkında davacının emeklilik aylığındaki haczin kaldırılmasına ve bu tarihten sonra kesintiler varsa, yasal faiziyle birlikte iadesine karar vermek; fakat düzenli ödeme yoksa, davacının müteselsil sorumluluğu tekrar doğacağından, haczin kaldırılması talebini reddetmekten ibarettir. Bu nedenle davalı ...vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 22.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.