Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 656 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 23494 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi :İş MahkemesiDava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davaya konu 1976/2. döneme ilişkin 30 günlük hizmetin dava açıldıktan sonra kayıtlara yansıtıldığı anlaşılmakla bu dönem yönünden esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, fazlaya ilişkin talebin reddine dair karar verilmiştir.Hükmün, davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Uyuşmazlığın çözümünde davanın yasal dayanağını (mülga) 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi oluşturur. Anayasa’nın 12. maddesine göre; “Herkes kişiliğine bağlı, dokunulmaz devredilmez, vazgeçilmez, temel hak ve hürriyetlere sahiptir.”. Sosyal güvenlik hakkı, bireylerin geleceğe güvenle bakmalarını sağlayan bir insan hakkıdır. Aynı zamanda “sosyal güvenlik, sosyal hukuk devleti içerisinde yer alan ve bu ilkeyi oluşturan temel kavramlardan birisidir”. Bu esası göz önüne alan anayasa koyucu “Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler” başlığı altında sosyal güvenlik hakkını da düzenlemiş ve 60’ncı madde ile “Herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar” hükmünü getirmiştir. Bu iki hüküm birlikte değerlendirildiğinde, sosyal güvenlik hakkının kişiye sıkı sıkıya bağlı dokunulmaz ve vazgeçilemez bir hak olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.(Mülga) 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunun 6. maddesinde bu ilke aynen benimsenerek, çalışanların işe alınmalarıyla kendiliğinden sigortalı olduğu, bu suretle sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamayacağı ve vazgeçilemeyeceği, sözleşmelere sosyal sigorta yardım ve yükümlerini azaltmak veya başkasına devretmek yolunda hükümler konulamayacağı belirtilmiştir. Bu haliyle sigortalı olmak, kişi bakımından sadece bir hak olmayıp aynı zamanda bir yükümlülüktür. Mahkemece, bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu gözetilerek, bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.Davacı, 11/12/1974-01/01/1983 tarihleri arasında askerlik hariç davalı işveren nezdinde geçen çalışmalarının tespitini istemiştir. Hizmet cetvelinin incelenmesinden, 12.11.1975 - 30.11.1979 ve 01.01.1982 - 20.04.1984 tarihleri arasında davalı işveren tarafından kısmi olarak bildirimlerinin yapıldığı anlaşılmaktadır. Davacının imzasını taşıyan dosya kapsamında 12.11.1975, 01.07.1979, 01.01.1982 tarihlerinde davalı işverence tanzim edilip Kurum’a intikal etmiş işe giriş bildirgeleri bulunmaktadır. Dinlenen bordrolu tanıklar ise, davacının dava konusu dönemde askerlik süresi hariç çalıştığını doğrulamışlardır. Mahkemece, Kuruma bildirilen kesintili çalışmaların karinesi olan bordro ve belgelerin aksinin ispatlanamadığı ve dinlenen bordrolu tanıkların da kesintili bildirimlerinin bulunduğu gerekçeleriyle davanın reddine dair hüküm tesis edilmiştir. Mahkemenin bu yöndeki kabulü isabetsizdir. Mahkemece, yapılacak iş, davacının çalışmasının gerçekliği, işin ve işyerinin kapsam ve niteliğiyle süresinin belirlenebilmesi amacıyla; davacının çalışmaları ile ilgili tüm belgeler davalı Kurumdan; puantaj kayıtları ve ücret tediye bordrolarının asılları işverenden getirtilmeli, resen iş bu belgelerden sigortalının imzasını içerenler yönünden imzanın davacıya aidiyeti davacı tarafından kabul edilenler ile inkar edilip de aidiyeti ehil bilirkişi incelemesiyle saptananlardan yine davacı tarafından hata-hile-ikrah durumu iddia ve ispat edilemeyenler bakımından, işbu yazılı belgelerin aksi eşdeğerde delillerle kanıtlanması için davacıya delilleri sorulmalı, yazılı delil sunulamadığı takdirde araştırma ilkesi doğrultusunda davalı Kuruma verilmiş dönem bordrolarından kayden çalışması görünen ve uyuşmazlığa konu dönemi kapsar şekilde çalışması bulunan re’sen belirlenecek tanıklardan kanaat edinmeye yetecek kadarının beyanlarına başvurulmalı; talep edilen döneme ilişkin bordro tanıklarına ulaşılamaz ise sigortalı ile birlikte çalışan kişiler ile aynı çevrede işyeri olan işveren ya da bu işverenlerin çalıştırdığı kişiler re’sen saptanarak bilgi ve görgülerine başvurulmalı; hizmet cetvelinde görünmeyen çalışmalarının hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği ya da bildirim dışı kaldığı hususu yeterince araştırılmalı; 01.02.1959 doğumlu olan davacının, askerlik hizmetine ilişkin kayıt ve belgeler ilgili askerlik şubesi başkanlığından getirtilmeli; toplanan tüm kanıtlar birlikte değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre bir karar verilmelidir.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O hâlde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 19.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.