Davacı, ölen sigortalının haksahiplerine bağlanan peşin değerli gelirle ile yapılan harcama ve ödemeler nedeniyle uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesini istemiştir.Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hükmün, davacı Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Davanın yasal dayanağını oluşturan 1479 sayılı Kanunun 63. maddesinde Kurumca yapılan yardımların ilk peşin değerini rücu yoluyla sorumlulardan alınacağı hükme bağlanmıştır. Bu ifadeden peşin değer hesabının bağlanan yardımlar esas alınarak yapılacağı sonucu çıkarılmalıdır. Somut olayda; Kurum 41. maddede belirtilen ölüm aylığından yararlanma şartlarının oluşmadığını kabul ederek sigortalının hak sahiplerinden borçlanma yoluna başvurmaları yönünde istemde bulunmuş; bu çerçevede borçlanmanın gerçekleşmesinden sonra ölüm aylığı bağlanma şartı gerçekleşmiştir. O halde, ilk peşin değer hesabının ölüm tarihine göre değil, ölüm aylığının bağlandığı tarih itibariyle yapılması gerektiğinin kabulü gerekir.Yukarıda yazılı esaslara göre Kurumun rücu hakkı miktarı belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde davacı Bağ-Kur'un bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), 14.6.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.