Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 642 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 25086 - Esas Yıl 2012





Mahkemesi :... 6-... 7-... İşkazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine bağlanan peşin sermaye değerli gelirlerin tazmini davasının yapılan yargılaması sonunda; ilâmda yazılı nedenlerle davalı ...Ş. hakkındaki davanın açılmamış sayılmasına, diğer davalılar hakkındaki davanın kabulüne ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davacı ve davalılardan ..... avukatınca da duruşma talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 06.11.2012 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmiştir. Duruşma günü duruşmalı temyiz eden davalılar adlarına Av. ... ile karşı taraf adına ... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı günde Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.1-5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 21. maddesinde iş kazası ve meslek hastalığı, hastalık bakımından işverenin ve üçüncü kişinin sorumluluğu konusunda yeni düzenlemesi getirilmiş ise de, söz konusu düzenlemenin anılan kanunda, yürürlüğü öncesinde gerçekleşen olaylardan kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi kuralı karşısında, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 26.maddesi olup, anılan maddedeki “....sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarlarla sınırlı olmak üzere...” bölümünün, Anayasa Mahkemesince 23.11.2006 tarih ve.... Karar sayılı kararı ile iptal edilmiş olması karşısında, Kurumun bu maddeden doğan rücu hakkının, “halefiyete” değil, “kanundan doğan basit rücu hakkına” dayandığının kabul edilmesi ve bu kabul çerçevesinde, Kurumun rücu alacağı yönünden, ilk peşin değerli gelirlerin, tazmin sorumlularının kusuruna isabet eden miktarıyla sınırlı şekilde hüküm kurulması gerekir../...Davaya konu somut olayda; sigortalı .... 27.04.2004 tarihili iş kazasında bekar ve çocuksuz olarak vefat etmesi nedeniyle, ana ve babasına gelir bağlandığı, iş bu davada ana ve babasına bağlanan gelirlerin tahsilinin talep edildiği anlaşılmaktadır.Kurumca gelir bağlanmasına ilişkin tahsis dosyasındaki nüfus kayıt örneğinde sigortalının çocuksuz olduğu belirtilmiş ise de; ....tarafından sigortalının ana ve babası aleyhin..... .ile açılan dava sonucunda, 21.05.2001 doğumlu ... ölü olan babası ...ın hanesine baba adı ....olarak nüfusa kayıt ve tesciline karar verildiği ve kararın kesinleştiği anlaşılmaktadır.Ölen sigortalının çocuklarına gelir bağlanmasının düzenlendiği 506 sayılı Yasının 23. maddesinin I/C bendi hükmü uyarınca; “Çocuklardan:a) 18 yaşını, orta öğrenim yapması halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim yapması halinde 25 yaşını doldurmamış olan veya çalışamayacak durumda malul bulunan ve..... tabi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan çocuklarla yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan ve..... Sandıklarına tabi bir işte çalışmayan, buralardan gelir veya aylık almayan kız çocukların her birine %25'i,b) (a) fıkrasında belirtilen ve sigortalının ölümü ile anasız ve babasız kalan veya sonradan bu duruma düşenlerle ana ve babaları arasında evlilik bağlantısı bulunmayan yahut sigortalı babanın ölümü tarihinde evlilik bağlantısı bulunmakla beraber anaları sonradan evlenenlerin her birine %50'si,Oranında yıllık gelir bağlanır.Sigortalının ölüm tarihinde 18 veya 20 yaşını doldurmuş olup, gelire hak kazanmamış durumda olan erkek çocuklar, sonradan öğrenim yaparlarsa (a) fıkrasındaki haklardan yararlanırlar”. Anılan maddenin III. bendinde; “Sigortalı tarafından evlat edinilmiş, tanınmış veya nesebi düzeltilmiş yahut babalığı hükme bağlanmış çocukları ile sigortalının ölümünden sonra doğan çocukları, bağlanacak gelirden yukarıda belirtilen esaslara göre yararlanırlar.” düzenlemesi ile “sigortalının çocukları” kavramından ne anlaşılacağı açıklanmıştır.Ana ve babaya gelir bağlanmasının düzenlendiği 506 sayılı Yasanın 24. Maddesinde “Sigortalının ölümü tarihinde eşine ve çocuklarına bağlanması gereken gelirlerin toplamı, sigortalının yıllık kazancının %70'inden aşağı ise, artanı, eşit hisseler halinde sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çalışmayan veya 2022 sayılı Kanuna göre bağlanan aylık hariç olmak üzere buralardan her ne ad altında olursa olsun gelir veya aylık almayan ana ve babasına gelir olarak verilir. Ancak, bunların her birinin hissesi sigortalının yıllık kazancının %70'inin dörtte birini geçemez.Sigortalının ölümü ile eşine ve çocuklarına bağlanabilecek gelirlerin toplamı, sigortalının yıllık kazancının %70'inden aşağı değilse ana ve babanın gelir bağlanma hakları düşer.” Hükmü öngörülmüştür. Buna göre gelir bağlamada öncelik eş ve çocuklara ait olup, şayet sigortalının yıllık kazancının %70’i eş ve çocuklara dağıtıldıktan sonra geriye bir meblağ kalır ise, ana ve babaya gelir bağlanabilecektir. ../...-3-Hal böyle olunca; babalığa hükmedilen çocuğa gelir bağlanıp bağlanmadığı, davaya konu Kurum zararının dayanak olan ana ve babaya bağlanan gelirin kesilip kesilmediği araştırılarak, davalıların tazminle sorumlu olduğu ilk peşin sermaye değerli gelir miktarının hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gereği üzerinde durulmaksızın, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması isabetsiz bulunmuştur.2-Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesi (Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 388 ve 389. maddeleri) uyarınca a)Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerinin karar başlığında gösterilmesi zorunlu olduğuna ilişkin düzenleme gözetilmeksizin, davalılardan.... mirasçısı ... karar başlığında yazılmayarak, karar başlığının usule uygun düzenlenmemesi,b)Kararın yazımında, “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi” yönündeki hükümlerinin dikkate alınması gerekeceğine ilişkin düzenleme gözetilmeksizin , hüküm fıkrasının 3 numaralı bendinde davanın bir kısmının reddinin ....sayılı Yasının 26. Maddesinden kaynaklanması nedeniyle davalılar yararına masraf ve vekalet ücreti takdir edilmediğinden bahsedilmiş iken bu kabul ile çelişki yaratacak şekilde 7 numaralı bendinde davalılar ayarına vekalet ücretine hükmedilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O halde, davacı ile davalılar .... vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davacı avukatı yararına takdir edilen 990,00 TL duruşma avukatlık parasının davalılardan .... avukatı yararına takdir edilen 990,00 TL duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde davalılardan..... iadesine, 22.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.