Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5944 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 27160 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi : Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ...... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi Davacı, 1990-2007 tarihleri arasında davalı işyerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemiş, yapılan yargılama sonucu Mahkemece, 01.01.2000 tarihinden önceki talebin hak düşürücü süreye uğradığından reddine, 01.01.2000-01.08.2006 tarihleri arası dönem yönünden kesintisiz ve sürekli çalıştığının tespitine karar verilmiştir. Uyuşmazlık, çalışmanın mevsimlik olup olmadığı ve davacının hizmet tespitine yönelik talebinin bir kısmının hak düşürücü süreye uğrayıp uğramadığı noktasında toplanmaktadır. Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa'nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa'nın 86/9. maddelerine göre Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır. Yasa'da yer alan 5 yıllık süre hak düşürücü olup mahkeme tarafından kendiliğinden nazara alınması gerekmektedir. İşverenin, çalıştırmış olduğu sigortalılara ait hangi belgeleri Kuruma vermesinin gerektiği Kanun'un 79/1.maddesinde açıkça ifade edildiği üzere yönetmeliğe bırakılmıştır. Atıf yapılan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği'nin dördüncü kısmında işverence verilecek belgeler düzenlenmiştir. Bunlar, aylık sigorta primleri bildirgesi (......), dört aylık sigorta primleri bordrosu (..... Madde 17), sigortalı hesap fişi (.......) vs.dir. Yönetmelikte sayılan bu belgelerden birisinin dahi verilmiş olması halinde artık Kanun'un 79/10 (eski 8) maddesinde yer alan hak düşürücü süreden söz edilemez. Yargıtay uygulamasında anılan maddenin yorumu geniş tutulmakta; eğer sayılan belgelerden birisi işveren tarafından verilmişse burada Kurumun işçinin çalışmasından haberdar olduğu ve artık hizmet tespiti davası için hak düşürücü sürenin varlığından söz edilemeyeceği kabul edilmektedir. Maddede belirtildiği üzere yönetmelikle tespit edilen belgelerin (işe giriş bildirgesi) verilmesi durumunda hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi çalışmaların sigorta müfettiş raporu ile saptanması durumunda da hak düşürücü sürenin geçtiğinden sözedilemeyeceği açıktır. Bir sigortalının askere gitmeden önce çalıştığı işyerini askerliğe müteakip girmesi durumunda hizmet akdi mecburi hizmet nedeniyle kesilmiş olduğundan artık hak düşürücü sürenin oluştuğundan bahsedilemez. Davacının sigortalı çalışmalarının Kuruma kısmen bildirildiği hallerde, eksik bildirimlere yönelik olarak açılan davada hak düşürücü süre işlemeyecektir. (Hukuk Genel Kurulunun 23.06.2004 gün ve 2004/21-369 E, 2004/371 K. sayılı kararı ) Halen yürürlükte olduğu şekliyle dava açma süresi beş yıl olup, hak düşürücü süredir. 506 sayılı Yasa'nın yürürlüğe girdiği tarihte beş yıl olan hak düşürücü süre 20.06.1987 tarih ve 3395 sayılı Kanunun beşinci maddesiyle on yıla çıkarılmışken, 01.06.1994 tarih ve 3995 sayılı Kanunun 3. maddesiyle tekrar beş yıla indirilmiştir. Dosya kapsamından, Sosyal Güvenlik Kurumu hizmet cetveline göre davacının, davalı (.....) sicil nolu işyerinden 01.11.1991 tarihinde ilk defa hizmeti bildirilmiş, davalı işverene ait işyerinde 1.11.1991-1.12.1991 döneminde 17 gün, 1992/3 döneminde 9 gün, ........ adına 1996/3 döneminde 20 gün, 2.5.2006-1.8.2006 döneminde 31 gün ve ........ adına dava dışı ....) sicil nolu iş yerinden 14.6.1999-25.8.1999 döneminde 20 gün...... ve ...... adına dava dışı 1021994 sicil nolu işyerinden 3.5.2007-28.6.2010 arası ayda 30 gün üzerinden bildirimli çalışması görünmektedir. Dosyadaki bilgi belge ve tanıkların beyanından, işyerinin tuğla fabrikası olduğu, davacının sağır ve dilsiz olduğu, davacının sezonluk çalıştığı, makinanın kesti tuğlaları banttan alıp sehpaya koyduğu, fabrikanın yılın belli döneminde bakıma girdiği, davacı tarafından davalı işyerine sunulmuş olan 20.6.1998 tarihli istifa dilekçesinin dosyada yer aldığı imza incelemesinde imzanın davacının el ürünü olduğu anlaşılmaktadır. Somut olayda; Mahkemece, mevsimlik çalışma araştırılmadan, 01.01.2000-1.8.2006 tarihleri arasında sürekli olarak davacının davalı işyerinde çalıştığının kabulüne ilişkin verilen karar ile 01.01.2000 tarihi öncesi hak düşürücü süreye uğradığı gerekçesiyle verilen karar yerinde değildir. Öncelikle çalışmanın mevsimlik çalışma olup olmadığı araştırılmalı, çalışma sürelerinin mevsimlik çalışma olarak nitelenmesi ve mevsimlik çalışmanın yıllar itibariyle kesintisiz sürdüğünün kabulü halinde çalışılmayan dönemde hizmet akdi askıda olduğundan hükme esas alınan 5 yıllık hak düşürücü sürenin başlangıcı olarak, mevsimlik çalışmanın sona erdiği yılın sonu esas alınması gerekir. 1.11.1991 tarihinde ilk bildirimin yapıldığı, istifa tarihi olan 20.6.1998 tarihine kadar kısmı bildirim yapıldığı bu durumda hak düşürücü sürenin işlemeyeceği açıktır. Ayrıca ......... adına 2.5.2006-1.8.2006 döneminde 31 gün ve dava dışı (......) sicil nolu iş yerinden 20 gün çalışma bildirildiği bu çalışmanın davacıya ait olup olmadığı araştırılmalı, dava dışı (.....) sicil nolu iş yerinden 20 gün çalışmanın davacıya ait olmadığı saptanır ise kesintisiz çalışma iddiası karşısında, 20.6.1998-1.8.2006 tespiti istenen dönemdeki çalışmanın kesintisiz olduğunun anlaşılması durumunda hak düşürücü süreden söz etmek mümkün değildir. Bu nedenle, davacının çalışmasının mevsimlik ve talep tarihleri itibariyle sürekli olup olmadığının tespiti gerekirken yerinde olmayan gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacı vekiline ve davalılardan ...........'ne iadesine, 30.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.