Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 553 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 17650 - Esas Yıl 2011





....Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar vermiştir. Hükmün, davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 5434 sayılı kanun kapsamında.... iştirakçisi olan davacı,15.05.1999-14.04.2004 arası ..... görevini yaptığı,bu döneme ilişkin emekli sandığı keseneklerinin ödenmediği ,emekli olabilmek için davalı Belediyenin ödemesi gereken primleri ödemek zorunda kaldığından davalı aleyhine iş bu ödenen prim bedellerinin tahsili için yapılan icra takibine itirazın iptali için dava açmıştır.İş Mahkemeleri, 5521 sayılı Kanun ile kurulmuş istisnai nitelikte özel mahkemeler olup, 5510 sayılı .... Kanunu’nun 106’ncı maddesi ile mülga 506 sayılı Kanunda,bu Kanun uygulamasından doğan uyuşmazlıkların yetkili iş mahkemelerinde görüleceği, 5510 sayılı Kanun’un 101’inci maddesinde de, aksine hüküm bulunmayan hallerde, 5510 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceği düzenlenmiştir. 5510 sayılı Kanun’un geçici 4’üncü maddesinde ise; “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla 08.06.1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanuna göre; aylık, tazminat, harp malûllüğü zammı, diğer ödemeler ve yardımlar ile 08.02.2006 tarihli ve 5454 sayılı Kanunun 1'inci maddesine göre ek ödeme verilmekte olanlara, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dâhil 5434 sayılı Kanunda kendileri için belirtilmiş olan şartları haiz oldukları müddetçe bunların ödenmesine devam olunur. Ancak, 5 ilâ 10 yıl arasında fiili hizmet süresi olan iştirakçilerden dolayı dul ve yetim aylığı almakta olanların, aylık ve diğer ödemeleri, bu Kanunun 32'nci, 347üncü ve 37'nci maddelerindeki şartları haiz oldukları müddetçe devam edilir... Bu madde kapsamına girenlerin aylıklarının bağlanması, artırılması, azaltılması, kesilmesi, yeniden bağlanması, toptan ödemeleri, ilgi devamı, ihya ve borçlanmaları, diğer ödemeler ve yardımlar ile emeklilik ikramiyeleri hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dâhil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır ve bu maddenin uygulanmasında mülga 2829 sayılı Kanun hükümleri ayrıca dikkate alınır.” hükmü öngörülmüştür../..-2-5434 Sayılı Kanunun 16/06/2006 tarih ve 26200 S.R.G. de yayımlanan 31/05/2006 tarih ve 5510 sayılı kanunun 106. maddesi ile mülga edilen 16.madde metnine göre; Emeklilik kesenekleri kurumlarca aylık, ücret veya ödeneklerin bordrolarında gösterilir ve bunların hak sahiplerine ödenmesi sırasında kesilir.Aylık, ücret veya ödeneklerin emanet hesaplarına alınması hak sahiplerine ödeme sayılır. 16/06/2006 tarih ve ..... de yayımlanan 31/05/2006 tarih ve 5510 sayılı kanunun 106. maddesi ile mülga edilen 17.madde metninde de ; (Değişik madde: .... md.)Kurumlar 14 üncü maddede yazılı Sandık gelirlerinden;a) (Değişik bent: .... 486/20 md.)a, b, c, ç, d fıkralarında yazılı kesenek ve karşılıkları aylık, ücret veya tahsisatın tediyesi gününü takip eden günden başlamak üzere 7 gün içinde,b) (f) fıkrasında yazılı %4'lerin tamamını, bütçelerinin yetkili makamlarca tasdik edildiği tarihleri takip eden aybaşlarından itibaren en çok (6) ay içinde ve aylık eşit taksitlerle ve yıl içinde alınan ek tahsisatlara ait %4'lerin tamamının da o yılın son gününü geçmemek üzere bunların alındığı tarihleri takip eden 2 ay içinde,c) (Değişik bent: ....md.)g, h, i fıkralarında yazılı olanları tahsilleri gününü takip eden günden başlamak üzere 7 gün içinde,ç) (j) fıkrasında yazılı olanları, ilgili maddelerinde gösterilen süreler içinde.Sandığa veya Sandık adına postaya veya bankaya yatırmaya mecburdurlar. Yukarıdaki açıklamalar ışığında yapılan değerlendirmeye göre;uyuşmazlık 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olduğundan, uyuşmazlığın çözümünde ne 506 sayılı Kanun ne de 5510 sayılı Kanun’un uygulama yeri bulunmamaktadır. Bu durumda sözü edilen 101’inci madde hükümlerine göre sınırlı yetki ile donatılmış İş Mahkemesi görevli değildir. Öte yandan; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2'nci maddesine göre kimler aleyhine idari yargıda dava açılabileceği açıklanmış olup, gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişileri hakkında idari yargı yerinde dava açılamayacağı ve dava konusu uyuşmazlığın çözümünde genel mahkemelerin görevli olduğu nazara alınmaksızın, yazılı şekilde işin esasına girilerek kabul kararı verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 21.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.