Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5409 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 23569 - Esas Yıl 2014





Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi Davacı, 01.10.2008-28.02.2011 tarihleri arasında 5510 sayılı Yasanın 4. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı olmadığının tespiti ile yaşlılık aylığı tahsisine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 01.06.1987-31.10.1998 tarihleri arasında 506 sayılı Yasaya tabi, 01.10.2008-18.02.2012 tarihleri arasında 5510 sayılı Yasanın 4. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi kapsamında, 01.05.2002-30.09.2008 tarihleri arasında 2926 sayılı Yasaya tabi, 01.10.2008-28.02.2011 tarihleri arasında 5510 sayılı Yasanın 4. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalılığı bulunan davacının, 31.01.2013 tarihli tahsis talebi üzerine, 01.10.2008-28.02.2011 tarihleri arasındaki 5510 sayılı Yasanın 4. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendine tabi zorunlu sigortalılığının 4. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine tabi sigortalılığı ile çakışması sonucu iptal edilerek, 2829 sayılı Yasanın 8. maddesi gereği son 7 yıllık fiili hizmet süresi içindeki sigortalılığın 2926 sayılı Yasaya ve 5510 sayılı Yasanın 4. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine tabi olup tahsis şartlarının bulunmadığı gerekçesi ile Kurumca tahsis talebinin ret edildiği anlaşılmaktadır.Davada öncelikle çözülmesi gereken sorun, davacının çakışan dönemde hangi yasal düzenleme çerçevesinde sigortalı olduğu hususudur.Davanın yasal dayanağı, ihtilaf konusu dönemde yürürlükte bulunan 5510 sayılı Yasanın 4. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi ile aynı Yasanın 53. maddesidir. 5510 sayılı Yasanın 4. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi gereğince “kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan, … Tarımsal faaliyette bulunanlar, …” sigortalı sayılmışlardır.Sigortalılık hallerinin birleşmesini düzenleyen 53. maddenin birinci fıkrasında ise, sigortalının, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan sigortalılık hallerinden birden fazlasına aynı anda tabi olmasını gerektirecek şekilde çalışması halinde; öncelikle aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında, (c) bendi kapsamında çalışması yoksa ilk önce başlayan sigortalılık ilişkisi esas alınarak sigortalı sayılacağı belirtilmiştir.Bu bağlamda 5510 sayılı Yasanın 53. maddesinde, 13.02.2011 tarihli 6111 sayılı Kanunun 33. maddesi ile yapılan değişiklik üzerinde de durmakta yarar vardır. Anılan değişiklik ile, 53. madde “Sigortalının 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde yer alan sigortalılık statüleri ile (c) bendinde yer alan sigortalılık statüsüne aynı anda tabi olacak şekilde Kanun kapsamına girmesi halinde öncelikle aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında, (a) ve (b) bentlerinde yer alan sigortalılık statülerine tabi olacak şekilde Kanun kapsamına girmesi halinde ise aynı maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılır..." şeklinde değiştirilmiş ise de; 6111 sayılı Kanunun yürürlüğe dair 215/b. maddesindeki, "...33...maddesi yayımı (25.02.2011) takip eden ayın birinci günü (01.3.2011)yürürlüğe girer." düzenlemesi ile, "Kanunun 53 üncü maddesinin birinci fıkrasında bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla yapılan değişiklikler, bu değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihten öncesi için uygulanmaz." şeklindeki aynı yasanın geçici 33. maddesi gözetildiğinde, uyuşmazlığın çözümünde, 5510 sayılı Kanunun 53. maddesinin, 6111 sayılı Kanunla değiştirilmeden önceki halinin esas alınacağı anlaşılmaktadır.Çakışan dönemde davacının tarımsal faaliyet kapsamında 200 adet arı kovanının mevcudiyeti ve devam eden ziraat odası kaydının varlığı karşısında, tarımsal faaliyeti mevcut olup ziraat odası yazısından davacın bu faaliyetten elde ettiği gelirin anılan Yasanın “Sigortalı Sayılmayanlar” başlığını taşıyan 6. maddesinin (ı) bendinde belirtilen muafiyet kapsamında da kalmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, ihtilaf konusu dönemde geçerli olan ve yukarıda zikredilen 5510 sayılı Yasanın 53. maddesi gereği önce başlayan sigortalılığın geçerli olup önce başlayan sigortalığın ise tarımsal faaliyete dayalı olan ve anılan Yasanın 4. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalılık olduğu gözetilerek, 2829 sayılı Yasanın 8. maddesinin “Birleştirilmiş hizmet süreleri toplamı üzerinden, ilgililere; son yedi yıllık fiili hizmet süresi içinde fiili hizmet süresi fazla olan kurumca, hizmet sürelerinin eşit olması halinde ise eşit hizmet sürelerinden sonuncusunun tabi olduğu kurumca, kendi mevzuatına göre aylık bağlanır ve ödenir.” hükmüne göre yaşlılık aylığının bağlanacağı yasal mevzuat belirlenerek, bu çerçevede yaşlılık aylığı şartları irdelenerek varılacak sonucuna göre karar verilmelidir.Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 23/03/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.