Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, davalı Kurum tarafından eksik işçilik sonucu tahakkuk ettirilen fark prim borcunun iptali, kuruma borçlu olmadığının tespiti ile ihtirazi kayıtla yapılan ödemenin yasal faiziyle iadesi istemine ilişkindir.Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Dava, 506 sayılı Yasa'nın 79. maddesindeki, “(Ek fıkra: 29/07/2003-4958 S.K./37. md.) Bu Kanunun 83'üncü maddesinde belirtilen kurum ve kuruluşlar tarafından ihale yoluyla yaptırılan her türlü işler, gerçek veya tüzel kişilerce yapılan inşaatlardan dolayı yeterli işçilik bildirmiş olup olmadığı Kurumca araştırılır. Usûl ve esasları yönetmelikle belirlenecek bu araştırma sonucunda yeterli işçiliğin bildirilmemiş olduğunun anlaşılması hâlinde, bildirilmemiş olan işçilik tutarı üzerinden hesaplanan prim tutarı, gecikme zammı ile birlikte sigorta müfettişince inceleme yapılması istenilmeksizin işveren tarafından ödendiği takdirde, işyeri hakkında sigorta müfettişine inceleme yaptırılmayabilir.(Ek fıkra: 29/07/2003 - 4958 S.K./37. md.) Sigorta müfettişi tarafından, Kuruma bildirilmediği tespit edilen asgari işçilik tutarı üzerinden Kurumca resen tahakkuk ettirilen sigorta primleri bu Kanunun 80'inci maddesi de nazara alınarak işverene tebliğ olunur. İşveren, tebliğ edilen prim borcuna karşı tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde Kuruma itiraz edebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazın reddi halinde, işveren, kararın tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde yetkili iş mahkemesine başvurabilir. Mahkemeye başvurulması prim borcunun takip ve tahsilini durdurmaz.” düzenlemesi yanında, aynı yasanın 130. maddesi ile Sosyal Sigortalar Kurumu Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 38. ve devamı maddelerinde de; detaylı düzenlemesine yer verilmiş olan ve uygulamada ölçümleme olarak adlandırılan işlemden kaynaklanmaktadır. Asgari işçilik tutarının hesaplanmasında, özel bina inşaatlarında binanın ruhsatında kayıtlı alanı (binanın ruhsatı mevcut değilse bu husus mahallinde yapılacak keşifle belirlenmelidir) ile .... Bakanlığı birim maliyet bedeli çarpımı sonucu bulunacak yaklaşık maliyet bedeline işin yapım tarihinde yürürlükte bulunan Kurumca tespit edilmiş asgari işçilik oranının uygulanması sonucu elde edilecek miktarın asgari işçilik tutarı olarak kabul edilmesi, ihale konusu işlerde ise, müteahhide ödenen toplam istihkak tutarının işin yapımı tarihinde yürürlükte olan asgari işçilik oranı ile çarpımı sonucu bulunacak asgari işçilik miktarına itibar edilmesi gerekir.Aynı şekilde yapılan işin niteliği veya işyerinin büyüklüğüne dair uyuşmazlıklarda, özel bina inşaatlarında proje sözleşme, inşaat ruhsatı gibi belgeler, ihaleli işlerde ise proje, ihale, sözleşme, keşif özeti, hak ediş raporları ve sair belgeler getirtilerek incelenmeli, yazılı ve bir kısmı da resmi nitelikteki bu belgelerin aksini ispat külfetinin işverene ait olduğu ve aksinin aynı güç nitelikte belge ve kayıtlarla ispat olunabileceği, soyut nitelikteki tanık beyanlarına dayanılarak karar verilemeyeceği göz önünde tutulmalıdır. Keza, dava konusu işin makine parkında mevcut makine ve araçlarla yapıldığı iddia ediliyorsa, bunun işverence belgelendirilmesi, asıl işyerinin Kurum tarafından ayrıca tescil edilmiş olması halinde bu husus dikkate alınarak asgari işçilik hesabı yapılmalıdır.İşin, işyeri devamlı sigortalıları ile yapıldığının bu iş için ayrı işçi çalıştırmadığının ileri sürülmesi halinde, daimi işyeri sigortalılarının sayısı, niteliği, inceleme konusu iş yerine mesafesi gibi hususlar dikkate alınarak, mahkemece bu işin daimi işçilerle yürütülmesinin mümkün olup olmadığı araştırılmalıdır.Öte yandan, çeşitli tarihlerde Kurumca çıkarılan genelge ve genel tebliğlere ekli listelerde asgari işçilik oranları belirlendiğinden, işin yapıldığı dönemde yürürlükteki asgari işçilik oranlarının dikkate alınması gerekir. Listede açıklanan işi bölümlere ayırıp her biri için ayrı işçilik oranları alınması da mümkün değildir. Ancak, ihaleli işlerde bölümler halinde keşif özetine bağlanmış farklı ihale konuları varsa her biri için listede belirlenen asgari işçilik oranının esas alınması gerektiği kabul edilmelidir.Somut olay incelendiğinde; davalı Kurumca, tekstil fabrikası binası inşaatı iş yerinden eksik işçilik bildirildiğinden bahisle ek prim borcu ve gecikme zammı tahakkuk ettirildiği, hesaplamada, asgari işçilik oranının %9 üzerinden hesap edildiği, sözleşme tarihi 05.01.2003 ile yapı izin belgesi talep tarihi 26.01.2005 tarihleri arasındaki sürelerde yapılan ödemelerin dikkate alındığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise, leasing yoluyla yapılan finansal kiralama ve satın alma işlerinde profarma faturanın sözleşmenin yapılması ile verildiği, fatura tutarının sözleşmede belirlenen ödeme planı çerçevesinde taksitler halinde ödenmesi yoluyla tamamının dikkate alınması gerektiği belirtilmiş ise de, profarma faturanının bir teklif faturası olduğu, hiçbir mali yükümlülük yaratmadığı, bu fatura karşılığı mal sevkiyatı yapılamadığı ve para ödenmediği dikkate alındığında, taraflar arasındaki sözleşme gereğince kesilen faturaların dosya içerisinde bulunmadığı, yine asgari işçilik oranının, inşaat ruhsatı içeriğinin çelik konstrüksiyon üzeri prefabrik kaplama olması nedeniyle yarı prefabrik kabul edilerek %7 üzerinden hesaplanması gerektiği belirtilmiş ise de, bu konuya ilişkin yerinde keşif yapılmadığı gibi inşaat bilirkişisinden de görüş alınmadığı anlaşılmıştır.O hâlde, leasing yoluyla çatı izolasyonu yapılmasına ilişkin, profarma fatura nazarında ödemeler yapıldığı belirtilmiş ve hesap ekstrelerinden bir kısım ödemeler yapıldığı anlaşılmış ise de, bu işe ilişkin bütün faturalar ikmal edilerek kontrolü sağlanılmalı, asgari işçilik oranının hesaplanması yönünden inşaatın hangi sınıfta olduğunun tespiti açısından, konusunda uzman inşaat mühendisi bilirkişi ile yerinde keşif yapılarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O hâlde, davalı kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 16.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.