Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5239 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 28173 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi :. İş Mahkemesi Dava, hizmet ve sigorta primine esas kazancın tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi.......... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 1-Davalı şirket avukatının temyiz talebi yönünden; hüküm, İş Mahkemesi tarafından verilmiştir. 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 8. maddesi hükmüne göre, iş mahkemelerinden verilmiş bulunan nihai kararların 8 gün içinde temyiz olunması gerekir. Olayda, hüküm 04.12.204 tarihinde temyiz eden davalı avukatına yöntemince tebliğ edilmiş, temyiz ise 15.12.2014 tarihinde vuku bulmuş olup, şu duruma göre davada 8 günlük temyiz süresi geçtiğinden, 01.06.1990 gün ve 1989/3 E. 1990/4 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı da göz önünde tutularak davalı şirket vekilinin temyiz dilekçesinin süre aşımı yönünden reddine,2-Davalı Kurum avukatının temyiz talebi yönünden; a-)Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davalı Kurum vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. b-)Davalı işverene ait işyerinde 15.04.2007-22.03.2011 tarihleri arasında hizmet akdine tabi olarak geçen ve davalı Kuruma bildirilmeyen çalışma sürelerinin tespitine ilişkin davanın yasal dayanağı, 506 sayılı Kanunun 79/10. ve 5510 sayılı Kanunun 86/9. maddesi olup anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip gerek görüldüğünde kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği açıktır. İnceleme konusu davada istem aynen hüküm altına alınmış ise de, dosyada yer alan bilgi ve belgeler karar vermeye elverişli görünmemektedir. Bu bakımdan; davacının, davalı işveren yanında çıraklık ilişkisine tabi olarak çalışıp çalışmadığı, bu konuda eğitim alıp almadığı konusu ilgili.....ne de sorulmak suretiyle açıklığa kavuşturulmalı, işverenin vergi kayıt ve faaliyet ve tescil durumu ilgili vergi dairesinden ve ticaret sicili memurluğundan araştırılmalı, işyerinin kapasitesi ve işyerinde çalıştırılabilecek işçi sayısı belirlenmeli, aynı çevrede faaliyet yürüten işverenler ve çalışanlar yöntemince saptanarak tanık sıfatıyla dinlenilmeli, davacının çalışmasının gerçekleşip gerçekleşmediği konusunda kolluk araştırması yapılmalı, belirdiği takdirde tanık anlatımları arasındaki çelişkiler giderilmeli, toplanan tüm kanıtlar değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır. Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 19.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.