Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5238 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 28052 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi :. İş MahkemesiDava, hizmet ve sigorta primine esas kazancın tespiti istemine ilişkindir. Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar vermiştir. Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ...... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 1-)Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalılar vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-)Davalı işverene ait işyerinde 01.07.2010 – 24.09.2012 tarihleri arasında aylık net 2500 TL ücretle hizmet akdine tabi olarak geçen ve davalı Kuruma bildirilmeyen çalışma sürelerinin tespitine ilişkin davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun 86/9. maddesi olup bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyerek, gerekli araştırmaların re'sen yapılması ve kanıtların toplanması gerektiği, çalışma olgusunun da tanık dahil her türlü delille ispatlanabilmesi nedeniyle delil serbestliği bulunduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Diğer taraftan, sigortalı hizmetlerin saptanmasına ilişkin davalar, sonuç itibariyle sigorta primlerinin işverenden tahsiline de yol açacağından, işverenlik sıfatının şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi gerekir. “İşveren”, 5510 sayılı Kanun’un 4’üncü maddesinde; ...sigortalıları çalıştıran... kişiler...” olarak tanımlanmış olup, hizmet tespitine yönelik davalarda, çalışma ilişkisinin nitelik ve süresinin belirlenmesi, bu yöndeki işyeri bilgi ve belgelerine ulaşılması, bir başka anlatımla, davanın sübutu, kanıtlama yükümlülüğü ve verilen kararın infazı açısından, husumetin kendisine yöneltilmesi zorunlu olan kişidir. İncelenen dosyada; davacının hizmet döküm cetveli incelendiğinde, çalıştığının tespitini istediği 01.07.2010 – 24.09.2012 dönemine denk gelen 21.09.2010-24.12.2011 tarihleri arasında asgari ücretle dava dışı....... işyeri sicil nolu .....şirketinden, 24.12.2011-25.11.2012 tarihleri arasında ise brüt 1053,73 TL ücretle 1156476 işyeri sicil nolu .....şirketinden bildirimlerinin bulunduğu, Mahkemece, dava dışı ...... ile davalı .....şirketi arasındaki bağlantının, devir veya ünvan değişikliği olup olmadığının araştırılmadığı anlaşılmıştır. Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular ışığında; Mahkemece, dava konusunda davacını bildirimlerinin yapıldığı ..... şirketi ile davalı şirket arasındaki organik bağlantı, devir veya ünvan değişikliği olup olmadığı, şirketlerin tescil tarihleri ilgili ticaret sicil memurluğundan sorulup ilgili belgeler istenmeli, söz konusu işyerini davalı şirketin ne zaman işletmeye başladığı vergi dairesinden araştırılmalı, unvan değişikliği veya devir olgusunun belirlenmesi halinde, davacının hizmet döküm cetvelinde dava dışı ...... işyerinden kısmi bildirimlerinin bulunduğu gözetilerek, talep edilen tüm dönemi kapsar şekilde bordrolar istenmeli, davalı Kuruma verilmiş dönem bordrolarından kayden çalışması görünen ve uyuşmazlığa konu dönemi kapsar şekilde çalışması bulunan bordro tanıklarından kanaat edinmeye yetecek kadarının re’sen belirlenerek, beyanlarına başvurulmalı; talep edilen döneme ilişkin bordro tanıklarına ulaşılamadığı takdirde, sigortalı ile birlikte çalışan kişiler ile aynı çevrede işyeri olan işveren ya da bu işverenlerin çalıştırdığı kişiler re’sen saptanarak bilgi ve görgülerine başvurulmalı, sigortalının kayıtlarda görünmeyen çalışmalarının hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği ya da bildirim dışı kaldığı hususu yeterince araştırılmalı; toplanan tüm kanıtlar birlikte değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre bir karar verilmelidir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek, eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O hâlde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı şirkete iadesine, 19.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.