Mahkemesi : İş Mahkemesi Dava, yurtdışında Türk vatandaşlığında geçen borçlanmaya esas süreleri talep tarihinde Türk vatandaşı olma şartı aranmaksızın 3201 sayılı Kanun kapsamında talep tarihindeki borçlanmaya esas prim tutarı üzerinden borçlanabileceğinin tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde mahkemenin yetkisizliğine karar verilmiştir. Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ...... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunun yetki konusunun düzenlendiği 5’inci maddesinde; “İş mahkemelerinde açılacak her dava, açıldığı tarihte dava olunanın Türk Medeni Kanunu gereğince ikametgahı sayılan yer mahkemesinde bakılabileceği gibi, işçinin işini yaptığı işyeri için yetkili mahkemede de bakılabilir. Bunlara aykırı sözleşme muteber sayılmaz.” hükmü öngörülmüştür. Söz konusu düzenleme, uyuşmazlığın iş akdi veya İş Kanunundan kaynaklanması halinde geçerli bir kuraldır. 5510 sayılı Kanunun “Uyuşmazlıkların çözüm yeri” başlığını taşıyan 101'inci maddesinde, bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan durumlarda, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceği belirtilerek görev konusu açıklanmış olmasına karşın, Kanunda yetkiye ilişkin herhangi bir genel düzenleme yapılmamıştır. “Primlerin ödenmesi” başlıklı 88'inci maddenin on dokuzuncu fıkrasında, Kurumun prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Kanunun uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde Kurumun alacaklı biriminin bulunduğu yer iş mahkemesinin yetkili olduğu bildirilmiş ise de, bu hükmün, inceleme konusu davada uygulama yeri bulunmamaktadır. 5521 sayılı Kanunun 15’nici maddesinde, “Bu yasada açıklık bulunmayan hususlarda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun hükümleri uygulanır” düzenlemesi uyarınca yetki konusunun (Hukuk Muhakemeleri Kanununun 447’nci maddesindeki atıf gereği) Hukuk Muhakemeleri Kanununda yer alan genel hükümlere göre belirlenmesi gerekir.Tüm davalar için uygulanan yetki kuralına genel yetki kuralı denilmekte olup, 1086 ve 6100 sayılı Kanun hükümlerine göre genel yetkili mahkeme, davalının ikametgahının bulunduğu yer mahkemesidir. Başka bir anlatımla, her dava, Kanunda aksine hüküm öngörülmediği takdirde, açıldığı tarih itibarıyla davalının yerleşim yeri sayılan yer mahkemesinde görülür. Anılan genel yetki kuralının yanında, bazı davalar için başka yer mahkemeleri de yetkili kılınmış olup, istisna niteliğindeki bu düzenlemelere özel yetki kuralları denilmektedir. Özel yetki kurallarının kamu düzenine ilişkin olmadığı, özel yetkinin genel yetkiyi kaldırmayıp her iki kuralın beraber uygulandığı, davacının her iki yetki düzenlemesi arasında seçim hakkı bulunup davasını, öngörülen iki mahkemeden birinde açabileceği temel ilke olmakla birlikte, bazı davaların mutlak surette belli bir yer mahkemesinde açılması benimsenmiştir ki, bu durumda kesin yetki söz konusudur. Diğer taraftan, tüzel kişilere karşı açılacak davalarda genel yetkili mahkeme, tüzel kişilerin yerleşim yeri sayılan merkezinin bulunduğu yer mahkemesi olmakla birlikte, şube işlemleri nedeniyle açılacak dava, taraf olarak bağlı bulunulan merkez davalı gösterilerek, şubenin bulunduğu yerde de açılabilir.Öte yandan; bir dava için birden fazla yetkili mahkeme olması durumunda, davacının, bu mahkemelerden herhangi birinde davayı açmak hususunda seçimlik bir hakkı vardır. Davacı, yetkili mahkemeler yerine, yetkisiz bir mahkemede dava açarsa, o zaman seçme hakkı davalıya geçer. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 19'uncu maddesi uyarınca, davalı yetki itirazında yetkili olan mahkemeyi göstermek zorunda olup; bu durumda davalı yetkili mahkemelerden seçeceği birinin yetkili olduğunu yetki itirazında bildirmelidir. Mahkeme de davalının gösterdiği yetkili mahkemeye gönderilmesi için yetkisizlik kararı verecektir. Somut olayda; davacının yurtdışında Türk vatandaşlığında geçen borçlanmaya esas süreleri 3201 sayılı Kanun kapsamında borçlanmak amacıyla davalı Kuruma yazılı talepte bulunduğu ancak talep tarihinde Türk vatandaşı olmadığı gerekçesiyle talebinin reddedildiği iddiasıyla anılan kapsamda bir borçlanma yapabileceğinin tespitine karar verilmesini istemiştir. Söz konusu talebe ilişkin davalı Kurum merkezi bulunan ... Mahkemeleri ile borçlanma talebini reddeden davalı Kurum şubesinin bulunduğu İstanbul İş Mahkemelerinden birinde açılması hususunda seçimlik hakkı bulunan davacı, davayı yetkisiz ... Mahkemesinde açmıştır. Davalı Kurum süresinde ve usulüne uygun olarak ....Mahkemelerini yetkili göstermek suretiyle yetkisizlik ilk itirazında bulunmuş ise de; Mahkemece davalının gösterdiği Mahkemeye yetkisizlik kararı verilmesi gerekirken; yetkili olmasına rağmen davalı tarafından seçilmeyen İstanbul İş Mahkemelerine yetkisizlik kararı verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Öte yandan, bozmaya konu karar davalı Kurum tarafından temyiz edilmediğinden artık yeniden yetkisizlik kararı verilemez. Bu nedenle Mahkemece işin esasına girilerek deliller değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmelidir.O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine, 19.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.