Dava, 2926 sayılı Kanun kapsamında Tarım Bağ-Kur sigortalılığının ve 5510 sayılı Kanunun geçici 24’üncü maddesi kapsamında yapılandırma hükümlerinden yararlandırılması gerektiğinin tespiti istemlerine ilişkindir.Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 2926 sayılı Kanunun Ek 3’üncü maddesi uyarınca 1479 sayılı Kanunun Ek 19’uncu maddesi hükümleri 2926 sayılı Kanuna tabi sigortalılar için de uygulanmaktadır. 1479 sayılı Kanunun 4956 sayılı Kanun’la değişik söz konusu Ek 19’uncu maddesinde; 1479 veya 2926 Kanun kapsamında kayıt ve tescili yapıldığı halde, beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunanlar ile beş yıl ve daha fazla süre prim ödemeyen sigortalıların; prim ödemesi bulunanların bu ödemelerin tam karşıladığı ayın sonu itibariyle, prim ödemesi bulunmayanların ise tescil tarihi itibariyle, sigortalılıklarının askıya alınacağı düzenlenmiştir. Sigortalı ya da hak sahibinin sigortalılığın yeniden canlandırılmasını talep etmesi halinde primler, ödeme tarihindeki hükümlere göre ve bulunulan basamağın ödeme tarihindeki prim tutarı üzerinden hesaplanmaktadır.1479 sayılı Kanun’un anılan Ek 19’uncu maddesi 5510 sayılı Kanunla yürürlükten kaldırılmış ise de; 5510 sayılı Kanun’un 08.05.2008 tarihinde yürürlüğe giren geçici 17’nci maddesinde de benzer şekilde; 1479 ve 2926 sayılı Kanunlara göre tescilleri yapıldığı halde, maddenin yürürlük tarihi itibariyle beş yılı aşan süreye ilişkin prim borcu olanların, Kurumca ilgili genel tebliğin yayımını takip eden aybaşından itibaren altı ay içinde ödenmeleri halinde, ödenen primlerin karşıladığı ayın sonu itibariyle, sigortalılıklarının durdurulacağı, prim borcunun ait olduğu ve durdurulan sürelerin sigortalılık süresi olarak değerlendirilmeyeceği ve Kurumun da alacakları takip etmeyeceği, ancak müracaat üzerine sigortalılığın canlandırılması için, sigortalılıkları önceki kanunlara göre durdurulan sigortalılar yönünden de geçerli olmak üzere, müracaat tarihindeki 5510 sayılı Kanunun 80/2’nci maddesine göre belirlenecek prime esas kazanç tutarı üzerinden hesaplanacak borç tutarının tamamını, borcun tebliğinden üç ay içinde ödemesi gerekeceği hükmü getirilmiştir.Anılan hukuki düzenlemelerle; prim borcu beş yılı aşan ve ödeme yapamayacağını düşünen sigortalıların icra tehdidinden kurtarılması, yeniden bu sürelerin değerlendirilmesini istemeleri halinde ise prim borcunun ödeme ya da müracaat tarihindeki hükümlere göre güncellenmesi amaçlanmaktadır. Burada sigortalılığın iptali söz konusu olmamakta ancak sigortalılıktan beklenen yükümlülükler karşılıklı olarak durdurulmaktadır. Bu nedenle; bu statüdeki sigortalılının durdurulan sürenin tümüne ya da bir kısmına ilişkin olarak herhangi bir sigortalılık tespiti davası açmasında hukuki yarar yoktur. Tek yapması gereken Kuruma başvurarak güncellenen primi ödemekten ibarettir. Somut olayda; davacı, 1995 yılında teslim ettiği ürün bedellerinden yapılan prim tevkifatına istinaden 01.05.1995 tarihinden, dava tarihi olan 31.07.2008 tarihine kadar 2926 sayılı Kanun kapsamında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun ve 5763 sayılı Kanunla getirilen 5510 sayılı Kanunun geçici 24’üncü maddesi kapsamında prim borçlarının yapılandırılmasına ilişkin hükümlerden yararlandırılması gerektiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece; verilen ilk hükmün tefhim edilen kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişki nedeniyle bozulması üzerine, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak dosya kapsamından; davalı Kurum tarafından davacının 01.01.1987 tarihinden itibaren Tarım Bağ-Kur sigortalılık tescili yapıldığı, davacının 06.11.2007 tarihli talebi ile sigortalılığının tescil tarihi itibariyle 1479 sayılı Kanunun Ek 19’uncu maddesi uyarınca durdurulduğunun iddia edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda; Mahkemece, Kurumun kabulünde bulunan ve Ek 19’uncu madde kapsamında durdurulan sigortalılık süresi herhangi bir şüphe ve tereddüde yer bırakmayacak şekilde davalı Kurumdan sorulmak suretiyle belirlenerek, davacının tespitini talep ettiği süreyle çakışan kısım yönünden eldeki davayı açmasında hukuki yarar bulunmadığından dava reddedilmeli; bakiye süre varsa davacının belirlenen tarımsal faaliyetine göre sigortalılığı değerlendirilerek bir karar verilmelidir.Öte yandan; yargılamanın devamı sırasında yürürlüğe giren 6111 sayılı Kanunun 16’ncı maddesi ile sigortalılıkları durdurulmuş olanların da durdurulan sigortalılık sürelerine ilişkin ihya için ödeyecekleri prim tutarlarının belirlenmesinde getirilen yapılandırma hükümlerinin dava tarihine göre davacı yönünden de uygulanabileceği nazara alınmalıdır.Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı biçimde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 15.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.